Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Amacıyla Son Yıllarda Yapılan Düzenlemeler; Getirdikleri ve Alınması Gereken Önlemler

Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Amacıyla Son Yıllarda Yapılan Düzenlemeler; Getirdikleri ve Alınması Gereken Önlemler

Ergun YAVAŞ

(Not: Bu çalışma; 2013 yılı başlarında bilgilendirme toplantılarında yapılan şifahi sunumların metni olarak katılımcılara dağıtılmış ve her hangi bir yayın organında yayımlanmamış olup; esası itibariyle her hangi bir farklılık bulunmamakla birlikte; özellikle yetkilendirilmiş yükümlülük statüsü ile ilgili değişiklikler kapsamında güncelleme yapılmamıştır.)

GÜMRÜK İŞLEMLERİNİN KOLAYLAŞTIRILMASI AMACIYLA SON YILLARDA YAPILAN DÜZENLEMELER; 

GETİRDİKLERİ VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER 

GİRİŞ

Türkiye gümrük bölgesine[1] giren ve çıkan eşya ve taşıtlara uygulanacak güm­rük kuralları, 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile belirlenmiştir (GK.m. 1). Kanuna göre, bölgeye giren ve bölgeden çıkarılacak olan eşya; getiren veya alıcısı ya da gönderici veya götüreni tarafından gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tâbi tutulmak[2] zorundadır. Eşya, aynı anda gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanım şekillerinden yalnızca birine tâbi tutulabi­lir. Eşyanın gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanım şekillerinden birine tâbi tutulması esnasında; gerek gümrük idaresince gerekse gümrük idaresi ile muhatap gerçek veya tüzel kişi tarafından yerine getirilmesi gereken iş­lemler bütününe gümrük işlemi adı verilir.

Ülkelerin uyguladıkları gümrük işlem veya prosedürleri; tarih boyunca, ül­keler arası eşya ticaretinin önünde engel oluşturmuştur. Bunların kap­sam ve nitelikleri de; gümrük vergileri had ve oranları veya gözetim ve ko­runma önlemleri ya da tarife dışı diğer engellerin şiddetine bağlı olarak değişim göstermiştir. Ülkemizde, Cumhuriyetin ilânından sonra 24 Temmuz 1923’de imzalanan Lozan Antlaşmasının 28’nci maddesi ile kapitülasyonla­rın kaldırılması üzerine uygulamaya konulan korumacı ekonominin bir so­nucu olarak; yüksek gümrük duvarları ile birlikte, özellikle ithalata uygulanan bürokratik işlem veya formaliteler günümüz ile kıyaslanamayacak ölçüdeydi. Fa­kat, Türkiye’nin 1953 yılında Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşma­sına (GATT) katılımından sonra gümrük tarifelerinde bir indirim süreci başlamıştır. Bunu, 01.01.1996 tarihi itibariyle AT ile aramızda gümrük bir­liğini ihdas eden 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı (OKK) takip etmiştir. Bunun yanında, Türkiye, AB ile EFTA arasında kurulan ortak transit reji­mini de kapsayan ve eşyanın serbest dolaşımını kolaylaştırma amacı taşıyan diğer basitleştirmeleri de ihtiva eden; Eşya Ticaretindeki İşlemlerin Basitleştiril­mesine İlişkin Sözleşmeye üçüncü bir taraf olarak imza koymuş ve Tür­kiye’nin sözleşmeye katılması 2012/3685 sayılı BKK ile kararlaştırılmıştır. Ticaretin serbestleştirilmesi ve önündeki engellerin kaldırılmasını amaçla­yan bu anlaşmalara bağlı olarak imzalanan diğer ikili (örneğin, STA’lar) veya çok taraflı anlaşmalarla sağlanan vergi indirimlerinin yanında; özel­likle son yıllarda eşya ticaretinin önündeki bürokratik engellerin en aza indi­rilmesine yönelik pek çok düzenleme karşılıklı olarak yürürlüğe konulmuş olup; bu sürecin devamı da kuvvetle muhtemeldir.

Fakat, tehdit altındaki sektörlerin göreceği zararın hafifletilmesi amacının yanında, çevrenin korunması vb. amaçlarla tarife dışı korunma önlemlerinin daha sıkı şekilde uygulanmakta olduğunu ve bunların sürekli bir şekilde ar­tış gösterdiğini belirtmekte de fayda bulunmaktadır. Bu durumda, bir taraf­tan işlemler daha basit hale getirilirken; diğer taraftan, yeni engeller ve yaptırımların yanında, yeni gümrük kontrolü yöntemleri getirilmektedir. Bu nedenle, pek çok eşyanın gümrük işlemlerinin daha karmaşık bir hâl aldığını söylemek mümkündür. Bu itibarla, eşyanın gümrük beyanı ve sonrasında takip edilmesi gereken işlemler; bundan böyle, beyan sahibinin yerinde bir tabirle üç-beş yıl sonrasında olabilecekleri ön görebilmesi gibi bir hayal gücüne sahip olmasını dahi ihtiyaç göstermekte­dir. Dolayısıyla, aşağıda ana hatları ile açıklanan basitleştirmeleri; kontrol­süz bir serbesti yerine, elektronik-bilgi işlem teknolojisindeki gelişme de dikkate alınarak; sağlanan her bir serbestinin, beraberinde şekil değiştiren daha sıkı kontrolü ve yaptırımı getirdiğini hatırlatmak gerekir.

BİRİNCİ BÖLÜM

EŞYANIN BİR GÜMRÜK REJİMİNE TABİ

TUTULMASI-GÜMRÜK BEYANI

  1. Genel Açıklama

Gümrük işlemlerinde son yıllarda getirilen basitleştirmeler, özellikle eşyanın bir gümrük rejimine tâbi tutulması işlemini başlatan gümrük beyanı üzerine olduğundan; gümrük beyanının niteliği ve önemini burada açıklamakta fayda bulunmaktadır.

Türkiye gümrük bölgesine getirilerek gümrüğe sunulan eşya için ön görülen başlıca gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanım şekillerinden biri, eşyanın bir gümrük rejimine tâbi tutulmasıdır. Bunun yanında, serbest dolaşımda bulunan ve Türkiye gümrük bölgesi dışına çıkarılmak amacıyla gümrüğe sunulan eşya da, örneğin ihracat ve hariçte işleme rejiminde olduğu gibi, gümrük rejimine tâbi tutulabilir. Gümrük Kanununun temel çerçevesini, gümrük rejimlerinin uygulanmasına ilişkin kurallar oluşturur. Gümrük Kanunu, esas itibariyle Türkiye gümrük bölgesine getirilen ve bölgeden çıkarılacak olan eşyanın gümrük kurallarını belirlediğinden, eşyanın giriş ve çıkışı da kural olarak bir gümrük rejimine tâbi tutulması yoluyla gerçekleştirilir. Eşyanın, diğer gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanım şekillerinden olan yeniden ihracı, imhası, gümrüğe terk edilmesi ve serbest bölgeye konulması; bir gümrük rejimine tâbi tutulmasına nazaran tali nitelikteki gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanım şekillerindendir.

Serbest bölgeye konulan eşya hariç olmak üzere, eşya esas itibariyle bir gümrük rejimine tâbi tutulmak amacıyla Türkiye gümrük bölgesine getirilir. Bölgeye getirilerek gümrüğe sunulan eşya, sunan kişinin kusurundan veya elinden olmayan harici nedenlerle bir gümrük rejimine tâbi tutulmamış olabilir. Bu durumda, eşya diğer gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanım şekillerinden birine tâbi tutulur. Örneğin, geçici depolama yerinde bulunan eşya ile ilgili olarak, beyandan önce inceleme hakkını kullanan alıcı, sipariş evsafına uygun olmayan eşyayı yeniden Türkiye gümrük bölgesi dışına çıkarabilir; yani yeniden ihraç edilebilir. Bu eşyanın, gümrük bölgesi dışına çıkarılması ile aynı statüde olmak üzere bir serbest bölgeye konulması da mümkündür.

Bunun yanında, gümrük idaresince imhasına karar verilen eşya ile sahibi tarafından gümrüğe terk edilen eşya da, bir gümrük rejimine tâbi tutulmak amacıyla Türkiye gümrük bölgesine getirilmiştir. Fakat, eşyanın bozulması veya hasar görmesi üzerine kullanılamaz hâle gelmesi nedeniyle imhasına karar verilir. Bunun gibi, serbest dolaşıma giriş gibi bir gümrük rejimine tâbi tutulmasının hukuken imkânsız hâle geldiğinin anlaşılması ve yeniden ihracının külfetli olması gibi nedenlerle; eşya, sahibinin iradi bir tasarrufu sonucunda gümrüğe terk edilmiş olabilir. Dolayısıyla, eşyanın serbest bölgeye konulması haricinde kalan bütün bu gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanım şekilleri, eşyanın bir gümrük rejimine tâbi tutulması ile bağlantılıdır. Bu nedenle, imha, terk veya yeniden ihracat konusu eşya, bir gümrük rejimine tâbi tutulmak amacıyla Türkiye gümrük bölgesine getirilmiş olmasına rağmen, belirtilen nedenlerle gümrük rejimine tâbi tutulamayan eşyadır.

Eşyanın; serbest bölgeye konulması dışında kalan diğer gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanım şekillerinden farklı olarak, bir gümrük rejimine tâbi tutulması üzerine, rejim beyanında bulunan alıcı veya eşya sahibinin bu beyanın sonuçlarından sorumluluğu söz konusudur. Alıcının, gümrüğe sunulan eşya ile ilgili olarak gümrük idaresine karşı olan sorumluluğu veya gümrük yükümlülüğü, kural olarak bir gümrük rejimi beyanında bulunulması ile başlar.

Gümrük Kanununun gümrük rejimlerini düzenleyen hükümleri, Türkiye gümrük bölgesine getirilen ve serbest dolaşımda olmayan eşyanın; Türkiye’ye kesin veya geçici olarak ithali ya da ithal amacı taşımaksızın bölge içinde bir noktadan başka bir noktaya taşınması; serbest dolaşımdaki eşyanın da Türkiye’den kesin veya geçici olarak ihracını düzenleyen kurallardan oluşur.

  1. Gümrük Beyanının Tanımı ve Niteliği

Gümrük Kanun m. 3/16, gümrük beyanını, belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde eşyanın bir gümrük rejimine tâbi tutulması talebinde bulunulması olarak tanımlamıştır. Bu durumda, Kanunun değişik yerlerinde geçen “rejim beyanı” ve “gümrük beyanı” tabirleri, gümrük rejimi beyanında bulunma sonucunu doğuran aynı anlamı içerirler. Eşyanın, gümrük rejimlerinden her hangi birine tâbi tutulması talebi ile gümrük idaresine yapılan beyana, kısaca gümrük beyanı adı verilir.

Gümrük beyanı, Türkiye gümrük bölgesine getirilerek gümrüğe sunulan serbest dolaşımda bulunmayan eşyanın; serbest dolaşıma giriş, transit, gümrük antrepo, dahilde işleme, gümrük kontrolü altında işleme veya geçici ithalat rejimlerine tâbi tutulması amacıyla gümrük idaresine yapılan beyanın yanında, serbest dolaşımda bulunan eşyanın ihracat veya hariçte işleme rejimi hükümlerine göre beyanı da birer gümrük beyanıdır. Bu nedenle, gümrük beyanı, yalnızca gümrüğe sunulan serbest dolaşımda bulunmayan eşya için yapılan rejim beyanından ziyade, ihraç edilmek amacıyla gümrüğe sunulan serbest dolaşımdaki eşya için yapılan beyanı da kapsayan genel bir kavramdır.

Eşya, gümrük beyanının yapılması üzerine ilgili gümrük rejimi hükümlerine tâbi olur. Bu nedenle, rejim hükümlerinin uygulanması bakımından gümrük beyanının yapıldığı tarih önem taşır. Bu tarih, gümrük beyanının hangi yöntemle yapıldığına bağlı olarak, beyanın gerçekleştirildiği belge veya bilgisayar kaydı esas alınarak belirlenir. GK.m. 59, gümrük beyanının dört farklı yöntemle yapılmasına izin vermektedir.

Türkiye gümrük bölgesine giren serbest dolaşımda bulunmayan eşya, bölgeye girdiği andan itibaren gümrük gözetimine tâbidir. Bu eşya ile ilgili olarak bir gümrük beyanında bulunulması hâlinde de, gümrük beyanından doğan gümrük yükümlülüğü sona erinceye kadar eşya üzerindeki gümrük gözetimi devam eder.

Fakat, eşya üzerindeki gümrük gözetimi hâli, yalnızca serbest dolaşımda bulunmayan eşyaya ilişkin bir uygulama değildir. Serbest dolaşımdaki eşyaya ilişkin olarak bir gümrük beyanında bulunulması hâlinde de, rejim hükümleri sonlandırılıncaya değin eşya gümrük gözetimi altındadır. GK.m. 58/2’de; ihracat, hariçte işleme, transit veya antrepo rejimi için beyan edilen serbest dolaşımda bulunan eşyanın, gümrüğe verilen beyannamenin tescilinden itibaren Türkiye gümrük bölgesinden çıkıncaya veya imha edilinceye ya da gümrük beyannamesi iptal edilinceye kadar gümrük gözetimi altında kalacağı ön görülmüştür.

İhracat veya hariçte işleme rejimi kapsamında Türkiye gümrük bölgesi dışına çıkarılmak istenilen eşyanın, transit rejimi kapsamında bir iç gümrükten çıkış gümrüğüne sevk edilmesi hâlinde; eşya, transit beyannamesinin tescili anından çıkış gümrüğünden Türkiye gümrük bölgesini terk edinceye değin gümrük gözetimi altındadır. Örneğin İstanbul/Halkalı Gümrüğünce tescil edilen ihracat beyannamesi konusu olup Almanya’ya ihraç edilecek tekstil ürünü, bu gümrükçe transit beyannamesi hükmündeki TIR karnesi kapsamında Kapıkule Gümrüğüne sevk edilmiş ise, eşya beyannamenin tescilinden itibaren gümrük gözetimine girer. Kapıkule Gümrüğünce TIR karnesinin ibra edilerek eşyanın Bulgaristan üzerinden Türkiye gümrük bölgesini terk etmesi ile de gümrük gözetimi sona erer. Bunun yanında, serbest dolaşımda bulunan ihracat eşyası antrepoya konulabilir. Bu eşyanın antrepoya konulmasına ilişkin gümrük beyannamesinin tescilinden itibaren eşya hakkında antrepo rejimi hükümleri uygulanır ve eşya gümrük gözetimi altına girer. Fiili ihracat gerçekleşinceye veya eşyanın yeniden serbest dolaşıma sokulması gibi antrepo rejimi hükümleri sonlandırılıncaya değin de, eşya gümrük gözetimi altında kalır.

  1. Gümrük Beyanı Yöntemleri

Eşyanın bir gümrük rejimine tâbi tutulması sonucunu doğuran gümrük beyanı; yazılı olarak, bilgisayar veri işleme tekniği yoluyla, sözlü olarak ve eşya sahibinin eşyayı bir gümrük rejimine tâbi tutma isteğini ifade ettiği her hangi bir yöntemle yapılabilir (GK.m. 59). Gümrük beyanı yöntemlerinden en sık kullanım alanına sahip olanı yazılı beyandır. Fakat, günümüzde bilgi işlem teknolojisinin gösterdiği gelişmeler sonucunda gümrük işlemlerinin tamamına yakınının merkezden yönetilen bir ortak ağ üzerinden kontrol edilmesi nedeniyle, bilgisayar veri işleme tekniği yoluyla yapılan beyan uygulaması ön plana çıkmış bulunmaktadır. Bu yolla yapılan beyan da, yazılı beyan hükümlerine tâbidir. Bunun yanında, basitleştirilmiş usul kapsamında; GK.m. 71 ve GY.m. 149’da düzenlenen fakat henüz uygulamaya konulmayan ve yükümlünün eşyayı gümrüğe sunmadan kendi tesisine getirmesine ve elektronik ortamda gümrük beyanında bulunarak eşya üzerinde tasarrufta bulunmasına izin veren beyan yöntemi de, bilgisayar veri işleme tekniği yoluyla yapılan beyan olarak kabul edilmelidir. Kayıt yoluyla beyandan, aşağıda gümrük işlemlerinin basitleştirilmesinin açıklandığı bahiste söz edilmiştir.

  1. Gümrük Beyanında Bulunabilecek Olanlar

Gümrük beyanı, yolcu eşyasının başka bir tasarruf yoluyla beyanı haricinde, esas itibariyle gümrük beyannamesi veya beyanname yerine geçen belgelerle yapıldığından, gümrük beyanında bulunabilecek kişi; gümrük idaresine gümrük beyannamesi verebilecek olan kişidir.

GK.m. 62/1’de, gümrük beyannamesinin; ilgili eşyayı ve eşyanın beyan edildiği gümrük rejimine ilişkin hükümlerin uygulanması için gerekli belgeleri yetkili gümrük idarelerine verme yetkisine sahip olan veya verilmesini sağlayabilen kişiler tarafından verilebileceği belirtilmektedir.

Beyannameyi gümrük idaresine verme yetkisine sahip olan kişiler; Türkiye gümrük bölgesine gelen eşyayı bölgeye getiren ile eşyanın alıcısı veya bölgeden çıkarılacak eşyayı gönderen ile götüren (taşıyıcı) ve bunlar hesabına hareket eden temsilcileridir. Eşyayı Türkiye gümrük bölgesine getiren veya taşıyıcı, onu gümrüğe sunan kişidir. Eşyanın Türkiye gümrük bölgesi içinde bir gümrük idaresinden başka bir gümrük idaresine taşınması hâlinde, gerek bölgeye getirilen gerekse bölgeden çıkarılan eşyaya ilişkin olarak taşıyıcı veya onun hesabına hareket eden araç sürücüsü transit gümrük rejimi beyanında bulunabilir.

Eşyanın alıcısı veya göndericisi, gümrük beyanını kendi adına ve hesabına yaptığından beyannameyi de gümrük idaresine bu sıfatla verir. Temsilciler eliyle yapılan beyanda ise, gümrük beyannamesi; beyan sahibi adına ve hesabına beyanda bulunan doğrudan temsilci veya kendi adına beyan sahibi hesabına beyanda bulunan dolaylı temsilci (gümrük müşaviri) tarafından verilebilir. Gümrük Kanununa göre, dolaylı temsil sıfatıyla gümrük beyanında bulunma yetkisi gümrük müşavirlerine aittir. Bunun yanında, istisnai olarak posta idaresi ve hızlı kargo taşımacılığı yapan şirketlerin de dolaylı temsilci sıfatıyla yetkilendirilmeleri mümkündür (GK.m. 225/1). Bu istisna dışında, gümrük müşavirliği ehliyetine sahip olmayan kişiye gümrük beyanında bulunması amacıyla dolaylı temsil yetkisi verilemez. Verilmiş ise, bu yetki Gümrük Kanununa göre geçersizdir, batıldır. Kanun, dolaylı temsilci sıfatıyla beyanda bulunan gümrük müşavirini de “beyan sahibi” olarak kabul ettiğinden; gümrük müşavirliği ehliyetine sahip olmayan kişiye verilen dolaylı temsil yetkisine istinaden gümrük beyanında bulunulması hâlinde, bu kişinin “beyan sahibi” sıfatının varlığından söz edemeyiz. Bu durumda, yetkisiz temsil nedeniyle, temsilcinin şartları taşıyıp taşımadığına bağlı olarak doğrudan temsil ilişkisinin varlığı ile beyanın beyan sahibi adına ve hesabına yapılmış olduğu kabul edilmelidir.

Gümrük idaresine beyanname verebilecek olanların, gümrük beyanında bulunma yetkisine sahip olmaları gerektiğinden; gümrük müşavir yardımcılarının beyanname verme yetkilerinin varlığından söz edemeyiz. Gümrük müşavir yardımcısı, yalnızca yanında çalıştığı gümrük müşaviri adına gümrük idaresinde iş takip edebilir (GK.m. 226/2). Söz konusu takip yetkisi, beyannameyi gümrük idaresine verme; yani beyanname tescil ettirme veya gümrük beyanında bulunma yetkisini ihtiva etmez. Bu yetki, gümrük müşaviri tarafından gümrük beyanında bulunularak tescil edilmiş olan beyannamenin ve beyanname konusu eşyanın gümrük idaresindeki iş ve işlemlerinin takibinden ibarettir.

GK.m. 62’ye göre, beyanname verecek kişinin kural olarak Türkiye gümrük bölgesinde yerleşik olması zorunlu değildir. Fakat, bir beyannamenin tescilinin belirli bir kişi için özel yükümlülükler getirmesi hâlinde, bu beyanın söz konusu kişi tarafından ya da bu kişi hesabına yapılması ve beyan sahibinin Türkiye gümrük bölgesinde yerleşik olması gerekir (GK.m. 61/2). Maddede geçen “özel yükümlülükler” tabirinden, gümrük beyanı sonucunda vergi veya diğer mali yükümlülüklerin ya da eşyanın ithalinin izne tâbi olması gibi bazı kısıtlamaların doğması anlaşılmalıdır. Bu durumda, beyan sahibinin Türkiye gümrük bölgesinde yerleşik olması ya da kişi bölgede yerleşik olmasa da beyanın onun hesabına bölgede yerleşik doğrudan veya dolaylı temsilci eliyle yapılması gerekir.

Gümrük beyanı, beyan sahibine özel yükümlülükler getirse de, transit veya geçici ithalat rejimi beyanında bulunan ya da arızi olarak beyanda bulunan kişilerin Türkiye gümrük bölgesinde yerleşik olmaları zorunlu değildir (GK.m. 62/son). Bunlar, her hangi bir temsilci eliyle olmaksızın kendi ad ve hesaplarına beyanda bulunabilirler. Örneğin, Türkiye gümrük bölgesine getirildiği gümrük idaresinden bir iç gümrüğe transit rejimi kapsamında sevk edilen eşyaya ilişkin olarak transit beyannamesini veren beyan sahibi taşıyıcı eşyanın giriş ayniyetine uygun olarak varış gümrüğüne teslimi sorumluluğu altına girer. Bu sorumluluğun ihlâli hâlinde de, beyan sahibi aleyhine vergisel-mali ve cezai yükümlülükler doğar. Fakat, transit beyannamesinin verilebilmesi için beyan sahibi taşıyıcının Türkiye gümrük bölgesinde yerleşik olması zorunlu değildir. Bunun gibi, örneğin, çalışmak üzere geçici olarak Türkiye gümrük bölgesine gelen bölgede yerleşik olmayan kişi, beraberinde getirdiği kişisel veya mesleki eşyaya ilişkin olarak geçici ithalat rejimi beyanında bulunabilir. GK.m. 62/son f.’da geçen arızi olarak beyanda bulunan kişiye tipik örnek sözlü beyanda bulunan yolcudur. Örneğin, yolcunun beraberinde maktu vergiye tâbi televizyon vb. elektronik eşya getirdiğini ve bunun için de sözlü beyan formunun düzenlenmesi gerektiğini varsayalım. Bu durumda da, gümrük beyanında bulunan yolcunun Türkiye gümrük bölgesinde yerleşik olması gerekli değildir.

  1. Gümrük Beyanının Sonuçları

5.1. Beyannamenin Tescili ve Beyanın Bağlayıcılığı Kuralı

5.1.1. Beyannamenin Tescil Usulleri

Beyannamenin tescili iki şekilde gerçekleştirilir. Birincisi klâsik yöntem olan yazılı beyanda beyannamenin tescili; diğeri de bilgisayar veri işleme tekniği yoluyla yapılan beyanda beyannamenin tescilidir.

Yazılı beyanda, beyanname ve ekleri gümrük idaresine ibraz edilir ve idarece beyanname üzerine yılın ilk gününden başlayan ve birbirini izleyen sıra numarasını takip eden bir tescil numarası ile tescil tarihi yazılır. Tescil numarası ve tarihi, uygulamada beyanname üzerine numaratör vasıtasıyla tatbik edilir. Ayrıca, beyanname üzerine idarenin resmi mührü vurulur. Bilahare, tescil no ve tarihi itibariyle beyannameye ait bilgiler idarenin tescil defterine kaydedilir (GK.m. 60/1). Böylelikle, yazılı usulde yapılan beyanda beyannamenin tescil işlemi gerçekleştirilmiş olur. Yazılı usulde beyanda yalnızca gümrük beyannamesi tescil edilmez. Beyanın bilgisayar veri işleme tekniği yoluyla yapıldığı gümrük idarelerinde bilgisayar sistemi üzerinden doldurulan sözlü beyan formu dışında, beyanname yerine kullanılan belgelerin bilgisayar veri işleme tekniği yoluyla idareye ibraz edilmeleri mümkün değildir. Örneğin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği yazısı, kurye mektubu ve beyanname yerine kullanılan diğer belgeler konusu eşya, gümrük idaresine bu belgelerle yazılı beyan yöntemiyle beyan edilir. Bu nedenle, bu belgeler de, beyanın bilgisayar veri işleme tekniği yoluyla yapıldığı gümrük idareleri dâhil olmak üzere, klâsik yöntemle idarece tescil no-tarihi verilmek ve tescil defterine kaydedilmek suretiyle tescil işlemi görürler.

Bilgisayar veri işleme tekniği yoluyla yapılan beyanda, beyannameye ilişkin bilgilerin beyanın yapılacağı gümrük idaresi kapsamındaki yerel alan ağı veya belirli bir bölge ya da Türkiye genelinde ulaşımı mümkün olan genel alan ağı üzerinden, gümrük bilgisayar sistemine girilerek beyanın yapılması ve sistem tarafından tescil sayı ve tarihi verilmesi suretiyle beyannamenin tescil işlemi gerçekleştirilir (GK.m. 61/1). Günümüzde gümrük idarelerinin tamamına yakını BİLGE adı verilen gümrük bilgisayar sistemine bağlı olup, sistem Bakanlık merkez teşkilâtında kurulu olan ana sunucu üzerinden yönetilmekte ve beyan söz konusu genel ağ üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bilgisayar veri işleme tekniği yoluyla yapılan beyanda, beyanın tamamlanarak beyannameye tescil sayı ve tarihi verilmesi üzerine beyannamenin tescil işlemi tamamlanmış olur. Bu beyan yönteminde, beyanname ve eklerinin kâğıt ortamında gümrük idaresine ibrazı ve idarece beyannameye mühür vurulması, tescil işleminin tamamlanması için gerekli bir unsuru değildir. Söz konusu işlemler, idarenin beyannameyi kabul ve onayı niteliği taşır. Ki, kâğıtsız beyannamede idareye beyanname ve ekleri ibraz edilmemekte, bunlar gümrük idaresince istendiğinde ibraz edilmek üzere beyan sahibi tarafından saklanmaktadır. Formun Altı

 

5.1.2. Tescilin Hüküm ve Sonuçları

Gümrük beyanı, beyan sahibinin beyan ettiği eşyanın bir gümrük rejimine tâbi tutulması iradesini içerir. Eşya, beyan edildiği tarihten itibaren söz konusu gümrük rejimi hükümlerine tâbi olur. Beyan tarihi de, gümrük beyannamesi veya beyanname hükmünde olan belgelerin gümrük idaresince tescil edildiği tarihtir (GK.m. 61/2). Bu nedenle, beyannamenin tescil tarihi, eşyanın beyan edildiği gümrük rejimi hükümlerinin uygulanması bakımından belirleyicidir. Beyannamenin tescil tarihinin önemini vurgulamak amacıyla burada Gümrük Kanunundan bazı örnekler verelim:

1) Gümrük rejimi beyanında bulunulan eşyaya uygulanan gümrük vergilerinin ödenmesi yükümlülüğünü içeren gümrük yükümlülüğü beyannamenin tescil tarihinde başlar (GK.m. 181). Eşya, beyannamenin tescil tarihinde yürürlükte olan vergi had ve oranlarına göre vergilendirilir.

2) İdarece yapılan kontroller sonucunda noksan alındığı tespit edilen gümrük vergilerinin tahakkuk zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarih yani beyannamenin tescil tarihidir (GK.m. 197).

3) Eşya, beyannamenin tescil tarihinde bulunduğu durumuna göre vergilendirilir. Beyannamenin tescilinden sonra, eşyanın niteliklerinde meydana gelen değişiklikler veya bozulmalar nedeniyle ithalat vergilerinden indirim yapılmaz (GK.m. 64).

4) Gümrük beyanına ilişkin belgelerin saklanma süresinin başlangıcında, beyannamenin tescil tarihi esas alınır (GK.m. 13).

5) İhraç edilmek amacıyla ihracat, hariçte işleme, transit veya antrepo rejimi için beyan edilen serbest dolaşımda bulunan eşya, buna ilişkin gümrük beyannamesinin tescilinden itibaren gümrük gözetimi altına girer (GK.m. 58).

6) Gümrük antrepolarında bulunan eşya için beyannamenin tescil tarihinden itibaren otuz gün içinde gümrük işlemlerinin bitirilmesi gerekir. Aksi taktirde, eşya tasfiyelik hâle gelir (GK.m. 70).

7) Dahilde işleme rejimi kapsamında ithal edilen eşyaya ilişkin olarak bir gümrük yükümlülüğü doğması hâlinde, gümrük vergileri, ithal eşyasının dahilde işleme rejimine ilişkin beyannamenin tescil tarihindeki vergi oranı ve diğer vergilendirme unsurları göz önünde bulundurularak hesaplanır (GK.m. 114).

Gümrük Kanununda, yukarıda belirtilenler gibi daha pek çok örnek yer almakta olup, eşya beyannamenin tescil edildiği andan itibaren beyan edildiği gümrük rejimi hükümlerine tâbi olur.

5.1.3. Beyanın Bağlayıcılığı ve Beyannamenin Taahhüt Niteliğinde Olduğu Kuralı

Beyannamenin tescili üzerine, eşya beyan edildiği gümrük rejimi hükümlerine tâbi olduğundan; beyan sahibinin, rejimin ön gördüğü vergi ve diğer mali yükümlülükler ile para cezalarının ödenmesi bakımından gümrük idaresine karşı taahhütte bulunduğu kabul edilir. Bu yönü ile beyanname bir taahhütname niteliğindedir. Beyanname iptal edilmediği veya beyannamede düzeltme yapılmadığı sürece, beyan sahibi beyanı ile bağlıdır ve beyana istinaden idarece tahakkuk ettirilen vergi ve diğer mali yükümlülükleri ödemekle yükümlüdür. Özellikle bilgisayar veri işleme tekniği yoluyla yapılan beyanda, beyan edilen bilgiler vergi tahakkukuna esas tutulur. Sistem, beyan sahibinin girdiği verilere dayanarak vergileri hesaplar. Buna benzer şekilde, yazılı beyanda da beyan edilen verilere istinaden vergiler hesaplanır. Her iki yöntemde de beyanın idarece kontrolü sonucunda bir farklılığın tespit edilmesi hâlinde, vergiler elde edilen verilere istinaden yeniden hesaplanır (GK.m. 61/3).

Beyan sahibi, gümrük beyannamesi ile beyan ettiği bilgilerin yanında, söz konusu bilgilerin tevsiki amacıyla beyannameye eklenen belgelerin doğruluğunu da taahhüt eder ve ilgili gümrük rejiminin gerektirdiği yükümlülüklere uymakla sorumlu olur (GY.m. 113). Bu sorumluluk, yalnızca mali sorumluluktan ibaret değildir. Gümrük beyanı, beyan sahibinin ceza sorumluluğunu da getirir. Gümrük Kanunu, gümrük beyanı nedeniyle yalnızca beyan sahibinin sorumluluğunu ön görmektedir (m. 61/3). Kanunun tatbikatında, beyan sahibi, rejim hak sahibi ve/veya rejim hak sahibi adına ve kendi hesabına dolaylı temsilci sıfatıyla hareket eden gümrük müşaviridir. Bu itibarla, rejim hak sahibi adına ve hesabına doğrudan temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin gümrük beyanından doğan bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Fakat, doğrudan temsilcinin Kabahatler Kanunu (veya GK’nin kabahat içeren hükümleri), KMK veya TCK gibi ceza koyan kanun hükümlerini ihlâl eden fiillerinin varlığı hâlinde, bu sorumluluğun ayrıca değerlendirilmesi gerekir.

Beyanın bağlayıcılığı kuralı, beyanın veya beyannamenin bir başkasına devrini de engel oluşturur (GY.m. 113). Gümrük beyannamesi, bir sözleşme ya da kıymetli evrak olmayıp, beyan sahibinin beyan ettiği hususların sonuçlarını yükümlendiği tek taraflı bir bildirim/taahhüt niteliğinde bir belgedir. Beyannamenin, ciro yoluyla bir başkasına devri mümkün değildir; belge ciro edilmişse, devir sakat/batıl bir işlemdir; devrin, cezai yönden kusuru tespit edilmemişse; devralan için vergisel ve cezai sorumluluklar yönünden gümrük idaresine karşı her hangi bağlayıcılığı yoktur.

Fakat, gümrük beyanına konu eşya, rejim hükümleri henüz sonlandırılmadan bir başkasına devredilebilir. Devir işlemi, gümrük beyannamesinden ayrı bir belge üzerinden, rejim hak sahibi ile devralan arasında akdedilen sözleşme ile gerçekleştirilir. Sözleşmenin örneğinin ve/veya devir beyanının gümrük idaresine ibrazı gerekir. Eşyanın devri, gümrük beyanından bağımsız bir hukuki işlem olup, özel hukuk hükümlerine tâbidir; devrin eşyanın aidiyetinin tespiti dışında gümrük idaresi için bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Devir sonucunda, devreden ile arasındaki sözleşmeye bağlı olarak devralan eşyaya ait gümrük yükümlülüğünü üstlenmiş olsa da, bu hüküm gümrük idaresini bağlamaz; sözleşmede bu nev’i bir hükmün yer alması beyan sahibinin “gümrük yükümlüsü” sıfatını sona erdirmez. Dolayısıyla, gümrük rejimi beyanında bulunulan eşyanın bir başkasına devri hâlinde de, beyan sahibi gümrük beyanı ile bağlıdır ve beyanın sonuçlarından sorumludur. Bu konuda, uygulamada sıklıkla karşılaşılan yöntem antrepoya konulan eşyanın devri uygulamasıdır. Genellikle, kişi Türkiye gümrük bölgesi dışından bölgeye getirdiği eşyayı antrepo beyannamesine istinaden antrepoya koymakta; Türkiye’de uygun alıcıyı bulduğunda eşyayı ona devretmekte ve eşya devralan tarafından ithal edilmektedir. Bu durumda, antrepo beyannamesini veren beyan sahibi, idarece tespit edilen rejime aykırılıklardan sorumludur.

5.1.4. Gümrük Beyanının Önemi ve Beyanın Uzman Kişilerce Yapılması Zorunluluğu

5.1.4.1. Sonuçları Nedeniyle Gümrük Beyanının Önemi

Türkiye’nin 1953 yılında katıldığı GATT Anlaşması ve akabinde 1/95 sayılı OKK’yle AT ile aramızda ihdas edilen gümrük birliğinin 01.01.1996 tarihinde uygulamaya konulmasından bu yana gelinen süreçte; OKK kapsamı dışında tutulan tarım ürünleri ve AKÇT Anlaşması haricinde kalan ürünlerde gümrük duvarları oldukça indirilmiş, hatta tavizli vergi hadlerinin uygulandığı ülke veya ülke grupları ile yapılan ticarette gümrük vergileri sıfırlanmış bulunmaktadır. Buna paralel olarak, dış ticaret hacminin her geçen gün artmasından kaynaklanan işlem yoğunluğu da dikkate alınarak, Türkiye gümrük bölgesine giren ve bölgeden çıkarılacak olan eşyanın tamamının gümrük idaresince fiziki olarak ve hatta belge kontrolü yöntemiyle kontrol ve denetimi fiilen mümkün olmadığından, gümrük işlemlerinde önemli kolaylaştırmalara gidilmiştir.

Gümrük duvarlarının indirilmiş ve gümrük işlemlerinin basitleştirilmiş olması; gümrük beyanının önemini azaltmamakta ve hatta önceki uygulamalara nazaran gümrük beyanının daha da önem kazandığını ifade etmek mümkün bulunmaktadır.

Şöyle ki;

Gümrük vergilerinin indirilmesi, özellikle korunması gereken sektörler bakımından, tarife dışı korunma önlemlerinde artış göstermiş ve bu önlemler her geçen gün artarak devam etmektedir. Bu nedenle, gümrük beyanında bulunacak kişiler bakımından; gümrük ve dış ticaret mevzuatındaki değişikliklerin günlük olarak tâkibi özel önem taşımaktadır. Örneğin, gümrük beyanının yapıldığı gün yürürlüğe girmiş olan bir korunma önlemine uygun olarak gümrük beyanının yapılmamış olması; beyan sahibinin, Gümrük Kanunu ve ilgili dış ticaret hukuku metninin yanında, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Kabahatler Kanunu ya da ceza koyan diğer bir hukuki metnin ihlâli sonucunu doğurabilmektedir. Anılan hukuki metinlerde ön görülen cezai hükümlerin sonuçlarından; öncelikle, beyan sahibi yani kendi adına ve hesabına beyanda bulunan ya da ad ve hesabına beyanda bulunulan eşya sahibi sorumludur. Bunun yanında, eşya sahibi adına kendi hesabına dolaylı temsilci sıfatıyla beyanda bulunan gümrük müşavirinin de Gümrük Kanunu olmak üzere, yukarıda belirtilen hukuki metinlere göre hukuki ve cezai sorumluluğu söz konusudur.

Diğer taraftan, gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması da, gümrük ve dış ticaret işlemleriyle muhatap olan ticaret erbabı nezdinde; bundan böyle gümrük beyanının öneminin kalmadığı veya oldukça azaldığı yönünde bir algı doğurduğu gözlemlenmekte ise de, bu algının yerinde olmadığı; aksine yeni düzenlemelerle gümrük beyanının öneminin daha da arttığı görüşündeyiz. Çünkü, işlemlerin basitleştirilmesinin, ticaret erbabına öncelikle bu konuda uzman kişilerin yardımına ihtiyacı kalmadığı yönünde bir yaklaşıma ve bununla beraber yerinde bir tabirle rehavete sevk edeceği şüphesizdir. Bu rehavetin akabinde, konu hakkında uzman olmayan kişilerce yapılacak gümrük beyanları sonucunda ihlâllerin artacağı ön görülmektedir. Hatta, aşağıda açıklanan yetkilendirilmiş yükümlü statüsünden de görüleceği gibi; bu husus, anılan müesseseyi yürürlüğe koyan yönetmelik koyucu tarafından da ön görülmektedir. Çünkü, konu hakkında uzman olmayan kişilerce yapılacak gümrük beyanından mütevellit muhtemel ihlâllerin önüne geçmek amacıyla; yetkilendirilmiş yükümlü statüsünü düzenleyen Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliğinde; dürüst ticaret erbabının, gümrük beyanını gümrük ve dış ticaret mevzuatı konusunda uzman gerçek veya tüzel kişilere yaptırması, ayrıca bunlardan sürekli danışmanlık hizmeti alması ön görülmektedir. Bu nedenle, dürüst ticaret erbabının, gerek hata gerekse gümrük ve dış ticaret konularındaki bilgi ve tecrübe noksanlığından kaynaklanan gümrük beyanının menfi sonuçlarından korunabilmesi için; gümrük beyanının bu konuda uzman kişilerce yapılması, fiili ve hatta hukuki bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.

5.1.4.2. Beyanın Eşya Sahibi veya Doğrudan Temsilci Eliyle Yapılması ve Bunun Taşıdığı Riskler

Eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tâbi tutulmasına ilişkin faaliyetler, sahipleri ile bunların adına hareket edenler tarafından doğrudan temsil yoluyla takip edilip sonuçlandırılabilir (GK.m. 225/1).

Kanun metninden de anlaşıldığı gibi, gümrük beyanının eşya sahibi tarafından yapılması ve gümrük işlemlerinin de bu kişi tarafından takibi; örneğin herkesin kendi davasını açıp takip edebilmesinde olduğu gibi, öncelikli hukuki hak ve yetkidir. Fakat, derdest dava istatistiklerine bakıldığında, uzmanlık gerektirmeyen bir kısım uyuşmazlıklar dışında, davaların neredeyse tamamına yakınında, tarafların vekiller eliyle temsil edildiği görülecektir. Bu nedenle, tıpkı mahkemelerde temsilde bir avukata veya işletmenin ticari defterlerinin tutulmasında SMMM’ye ihtiyaç duyulmakta ise; gümrük beyanının yapılmasında ve gümrük işlemlerinin takibinde, konu hakkında uzman bir temsilciye ihtiyaç olduğu şüphesizdir.

Doğrudan temsilde, temsilci temsil olunan adına ve hesabına hareket eder. Dolaylı temsilde ise, temsilci kendi adına fakat temsil olunan hesabına hareket eder. Doğrudan doğruya temsilde, temsilci hiçbir zaman üçüncü kişiyle yapılan hukuki işlemin tarafı olmaz. Temsilci kendi adına ve temsil olunanın hesabına değil, doğrudan doğruya temsil olunanın adına ve hesabına hareket ettiğinden, dolaylı temsilden farklı olarak temsil sonucunda elde edilenler doğrudan doğruya temsil olunana geçer. Bu nedenle, elde edilenlerin temsil olunana devri için ikinci bir hukuki işleme gerek kalmaz. Borçlar Kanunu m. 41’e göre, yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar. Bu nedenle, temsil ilişkisinden dolayı doğrudan temsilcinin hiç bir sorumluluğu bulunmamaktadır.

Bu hukuki durumu somut konumuz olan gümrük beyanı ve gümrük işlemlerinin takibine indirgediğimizde; eşya sahibi tarafından atanan doğrudan temsilcinin gümrük beyanından dolayı, doğrudan temsilcinin; gerek Gümrük Kanunu ve Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu gerekse Kabahatler Kanunu hükümleri karşısında mali ve cezai yönden her hangi bir sorumluluğu yoktur. Fakat, dolaylı temsilci gümrük müşavirinin her iki bakımdan ağır sorumlulukları mevcuttur. Bu nedenle, doğrudan temsilcinin, yapacağı veya yapmış olduğu gümrük beyanının sonuçlarından; yerinde bir tabirle her hangi zarar görmeyeceğini önceden biliyor olması nedeniyle, dolaylı temsilciye nazaran daha serbest bir hareket kabiliyetine sahip olacağı aşikârdır. Bu yönüyle, gümrük işlemlerinin doğrudan temsil yoluyla takip ettirilmesi, beyan sahibi için beyanın sonuçları itibariyle ağır riskleri de beraberinde getirmektedir.

Devlet, belediye, il özel idareleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin amir ve memurları, özel hukuk tüzel kişilerinin kendilerini temsile yetkili personeli, tüm gümrük işlemlerini doğrudan temsil yoluyla takip edebilirler (GK.m. 225/2). Maddenin 3’üncü fıkrası ile de; kara, deniz ve havayolu işletmeleri ile nakliyeci kuruluş temsilcilerine de doğrudan temsil yetkisi tanınmış; ancak bu yetki, bu işletme ve kuruluşların taşıdıkları eşyanın sadece transit işlemleri ile sınırlandırılmıştır. Özel hukuk tüzel kişilerinin doğrudan temsil yoluyla gümrük işlemlerini takip edebilecek olan temsile yetkili personeli, temsil belgesini gümrük idaresine ibraz etmek zorundadırlar (GK.m. 5/3). Ayrıca, temsil ettikleri tüzel kişiliğe hizmet akdi ile bağlı olduklarını gösteren GY.m. 561/4’da sayılan belgeleri de ibraz etmeleri gerekir. Bunlar yalnızca hizmet akdi ile bağlı oldukları tüzel kişinin gümrük işlemlerini takip edebilirler.

Diğer taraftan, Gümrük Kanunu, özel hukuk tüzel kişileri tarafından doğrudan temsilci olarak tayin edilebilecek kişiler için, eğitim ve belirli suçlardan hüküm giymeme haricinde önemli bir şart aramamaktadır. Şöyle ki; Gümrük Kanunu, özel hukuk tüzel kişilerinin gümrük işlemlerini doğrudan temsil yoluyla takip edecek personeli için, Kanunun 227’nci maddesinde sayılan gümrük müşavir yardımcısı olabilme şartlarından; staj amacıyla bir gümrük müşavirinin yanında üç yıl çalışmış olma ve müşavir yardımcılığı sınavında başarılı olma dışındaki şartların varlığını aramıştır (GK.m. 225/2). Bu şartlardan en önemlileri de, gümrük müşavir yardımcılığı stajına başlayabilmek için GK.m. 227’de sayılan belirli ön lisans ve lisans bölümlerinden mezun olma şartıdır. Kanun, bunlar haricinde gümrük ve dış ticaret konularında her hangi bir uzmanlık veya yeterli tecrübe şartı aramamaktadır.

Gümrük beyanının yanlış yapılması, beyan sahibi bakımından ağır riskler taşıdığından, beyanın yeterli ehliyete sahip olmayan doğrudan temsilciler eliyle yapılmasının; tatbikatta, nakliyeci firmalar tarafından yapılan transit rejimi beyanı dışında sık karşılaşılan bir yöntem olmadığını belirtmekte fayda olduğu kanısındayız.

Belirtilen nedenlerle, gümrük beyanının yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmayan kişiler tarafından yapılmasının taşıdığı ağır riskler; yükümlülere doğrudan temsil yöntemini kullanmamaya sevk etmekte olup, bu gün uygulamada gümrük işlemlerinin % 96’sı dolaylı temsilci gümrük müşavirleri eliyle takip edilmektedir.

5.1.4.3. Beyanın Dolaylı Temsilci (Gümrük Müşaviri) Eliyle Yapılması ve Bunun Getirdiği Avantajlar

Dolaylı temsilde, temsilci kendi adına fakat temsil olunan kişinin hesabına hareket eder. Bunun sonucu olarak, dolaylı temsilde iki hukuksal işlem söz konusudur. Birinci aşamada, temsilci üçüncü kişiyle kendi adına fakat temsil olunanın hesabına bir işlem yapar. Daha sonra, bu işlemin sonuçlarının temsil olunana devir işlemi yapılır. Dolaylı temsil istisnai bir temsil türüdür. Dolaylı temsilin yaygın örneğini BK.m. 532’de düzenlenmiş olan “komisyon sözleşmesi” oluşturmaktadır.[3] Doğrudan doğruya temsilde, temsilcinin yaptığı hukuki işlemden doğan hak ve borçlar doğrudan doğruya temsil olunanın şahsında gerçekleşmesine rağmen, dolaylı temsilde hak ve borçlar önce temsilciye ait olur ve bunlar ikinci bir işlemle temsil olunana devredilir.

Dolaylı temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilci üçüncü kişi karşısında hukuksal işlemi kendi adına yapan kişi konumundadır. Yasa temsil olunanı dolaylı temsilde yasal temlik (kanuni temlik) kurumu ile korumuştur. Buna göre, temsil olunan kişi, temsilciye karşı borçlarını ifa ettiğinde, temsilcinin üçüncü kişiden alacağı temsil olunana intikal eder (BK. 509 f. 1).[4] BK.m. 40’da kural olarak doğrudan doğruya temsil düzenlenmiş ve maddenin 3’üncü fıkrasında da; doğrudan doğruya temsil haricinde kalan durumlarda alacağın devri veya borcun üstlenilmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu da dolaylı temsil hâlidir. Temsilci tarafından yapılan hukuki işlemden doğan alacak, ikinci bir işlemle temsilci tarafından temsil olunana devredilir. İşlemden doğan borçlar da temsil olunan tarafından üstlenilmek zorundadır.

Gümrük uygulamasında, dolaylı temsilin bariz örneği olarak eşyanın gümrük işlemlerinin gümrük müşavirleri eliyle takibini gösterebiliriz (GK.m. 5/5, 225/1). GK.m. 5/5’de; kanunun 225/1’inci maddesinde belirtilen kişilerin gümrük idarelerinde dolaylı temsilci olarak iş takip edebilecekleri belirtilmektedir. 225/1’inci maddede dolaylı temsil yetkisi verilenler ise, gümrük müşavirleri ile posta idaresi ve hızlı kargo taşımacılığı yapan şirketlerdir. Gümrük işlemlerinin temsilci eliyle takibinde, gümrük müşavirleri; temsil yetkisi verilen doğrudan temsilci ve diğer dolaylı temsilcilerden farklı olarak bu işi ruhsata bağlı mesleki bir faaliyet olarak yürütürler. Gümrük müşavirleri, gümrük işlemlerinin yürütülmesinde önemli bir yere sahiptirler.

Gümrük işlemlerinin, dolaylı temsil yoluyla gerek posta idaresince gerekse hızlı kargo şirketlerince takibi istisnai bir durumdur. Zaten, bu yetki Gümrük Kanununun ilk kabul edildiği hâlinde kanun metninde bulunmamaktaydı. 18.06.2009 tarihli, 5911 sayılı Kanunla Gümrük Kanununda yapılan kapsamlı değişiklikte, GK.m. 225’e yapılan ilave sonucunda, posta idaresi ve hızlı kargo taşımacılığı yapan şirketlere dolaylı temsilci sıfatıyla iş takip etme yetkisi verilmiştir. Buradaki posta idaresi, devletin resmi posta idaresidir.[5]

Posta idaresi ve hızlı kargo taşımacılığı yapan şirketlerin dolaylı temsil yoluyla gümrük işlemlerini takip etmelerine ilişkin kurallara, 2009/15481 sayılı KHK’de yer verilmiştir.[6] Bu kuruluşların dolaylı temsilci sıfatıyla gümrük işlemi takip edebilmeleri için, eşyanın posta veya hızlı kargo yoluyla gelmiş; ya da gönderilecek olması gerekir. KHK, gümrük işlemi bunlar tarafından takip edilecek eşya için miktar veya değer sınırlandırması getirmiştir. Bunlar; miktarı brüt 30 kilogramı ve değeri 1.500.-EURO’yu geçmeyen ihracat rejimine konu eşya ile bu miktar ve değeri geçmeyen ve ticari miktar ve mahiyet arz etmeyen serbest dolaşıma giriş rejimine konu eşyanın; önemli değeri olmayan her iki rejime konu eşyanın ve ticari mahiyet arz etmeyen numunelik eşyanın; gümrük işlemlerini takip edebilirler (KHK.m. 126).

Ancak, KHK.m. 126, hızlı kargo taşımacılığı yapan şirketlere gümrük müşaviri çalıştırma zorunluluğu getirmiştir. 1 seri no’lu Gümrük Genel Tebliğinin 5/1-d maddesine göre; şirket gümrük müşaviri çalıştırabileceği gibi gümrük müşavirliği firması ile sözleşme de imzalayabilir. KHK’da çalıştırılacak gümrük müşavirinin sayısı belirtilmemiştir. Bu durumda, şirket, bir veya birden fazla gümrük müşaviri çalıştırabilir. Ancak, dolaylı temsil gümrük müşavirleri eliyle gerçekleştirilir (1 SNT.m. 8). Yani, gümrük beyanını gümrük müşaviri yapar. Hızlı kargo şirketinin bünyesinde gümrük müşaviri istihdam etmesi hâlinde ise, müşavir ile şirket arasındaki ilişki bir hizmet akdi ilişkisidir. Bu da, bünyesinde çeşitli sakıncaları barındırır. Şöyle ki; gümrük müşavirinin hürriyeti, hizmet akdi ile bağlı olduğu gerçek veya tüzel kişinin emir veya talimatları ile sınırlı olacağından; kamu hizmeti niteliğindeki bir serbest meslek faaliyeti olan bu mesleğin, hizmet akdi altında yürütülmesi mesleğin bağımsız ve tarafsız olma niteliğini zedeler.

Gerek posta idaresi gerekse hızlı kargo taşımacılığı yapan şirket, gümrük işlemini takip ettikleri eşyaya ilişkin olarak eşya sahibinden ilave bir ücret alamazlar (KHK.m. 127). Yani, posta ve taşıma hizmetinden doğan bedele ilave olarak gümrükleme hizmeti için ilave ücret alamazlar. Bu yasak, posta ve kargo şirketinin gümrükleme işini asli faaliyeti olarak yapmasını engelleme amacı güder. Bunun üzerine de, hızlı kargo şirketleri, uygulamada gümrük müşavirliği şirketleri ile sözleşme yapma yolunu tercih etmektedirler. Fakat, hızlı kargo şirketi gümrük müşavirliği firmasına ortak olamaz. Ayrıca, gümrük müşaviri ve müşavir yardımcısı belgesine sahip olmayan kişiler, gümrük müşavirliği şirketine ortak olamazlar (GK.m. 229/2). Hızlı kargo şirketinin ortak veya kanuni temsilcilerinden biri gümrük müşaviri olsa da, şirket tüzel kişiliği gümrük müşavirliği şirketine ortak olamaz.

Yönetim merkezi Türkiye gümrük bölgesi dışında olup, Türkiye gümrük bölgesinde şubesi bulunan hızlı kargo şirketlerinin dolaylı temsilci sıfatıyla taşıdıkları eşyanın gümrük işlemlerini takip edip edemeyecekleri hususu tartışmalıdır. GK.m. 5/2’ye göre, temsilcinin Türkiye gümrük bölgesinde yerleşik olması gereklidir. GK.m. 3/1-4’de, Türkiye gümrük bölgesinde şube veya işyeri olan tüzel kişiler bölgede yerleşik kabul edilmekte ve MK.m. 19/3’de de benzer bir düzenleme yer almaktadır. Bizim de katıldığımız Medeni Hukuk doktrininde hâkim olan görüşe göre, yerleşim yerinin tekliği ilkesi gerçek kişilerde olduğu gibi tüzel kişiler için de geçerli olup; tüzel kişinin şubesinin bulunduğu yerde yerleşik kabul edilmesi sadece dava, icra veya vergi takipleri bakımındandır ve tüzel kişinin yerleşim yeri işlerinin yönetildiği yerdir.

Bu durumda, yönetim merkezi Türkiye gümrük bölgesi dışında bulunan bir hızlı kargo şirketi, Türkiye’deki bir şubesi dolayısıyla bölgede yerleşik kabul edilemez. Şubenin gümrük işlemlerinin takibi için dolaylı temsilci olarak atanması, hukuka aykırı bir durum yaratır. Şubenin bir gümrükleme şirketi ile sözleşme yaparak bu yolla dolaylı temsilci olarak atanması da bundan farksızdır. Çünkü, gümrükleme şirketi ile yapılan sözleşme dolaylı temsilin yerine getirilmesi amacı güder.

Ayrıca, hızlı kargo şirketi, gümrükleme şirketine tarifede yazılı ücreti ödemekle yükümlüdür. 2009/15481 sayılı KHK.m. 127 uyarınca, hızlı kargo şirketi, taşıdığı eşya için verdiği gümrükleme hizmeti karşılığında eşya sahibinden ücret alamayacağına göre, en azından asgari ücret tarifesinde belirlenen ücreti, bunu hak eden gümrük müşavirliği şirketine ödemek zorundadır. Fakat, taşıdığı eşya için gümrükleme hizmet bedeli tahsil edememesine rağmen, gümrükleme hizmetini kendisinin vermesi durumunda; söz konusu ticari ilişkide verdiği gümrükleme hizmeti karşılığı yaptığı giderleri hangi yolla telafi ettiği bir soru işareti olarak karşımıza çıkar.

Bu nedenlerle, gümrük işlemlerinin takibinde, gümrük müşavirleri dışındaki kişilere gerek doğrudan gerekse dolaylı temsil yoluyla iş takibi yetkisinin tanınması, bünyesinde bir çok sakıncayı barındırır.

Şöyle ki;

Eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tâbi tutulması sonucunu doğuran ticari faaliyetlerin yürütülebilmesi için, iç hukukun zorunlu kıldığı işlem veya yükümlülüklerin yerine getirilmesi ya da bunlardan doğan hakların elde edilmesi konusunda; esas amacı kâr etmek olan her tacirin yeterli bilgi, beceri ve tecrübeye sahip olmasının mümkün olmadığının kabulü gerekir. Uluslararası ticaret hukukunun pek çok hükmünün iç hukuka yansıması sonucunda; içerideki işlemlerin yürütülmesi, her iki hukuk dalındaki düzenlemeler hakkında da bilgi sahibi olmayı gerekli kılar. Bunun yanında, dış ticaret mevzuatının değişken bir yapıya sahip olması; mevzuattaki değişiklik ve gelişmeleri günbegün takip etmeyi gerektirir. Ayrıca, diğer pek çok hukuk dalından farklı olarak dış ticaret mevzuatının dağınık bir hâlde olması, mevzuattaki değişikliklerin takibini de güçleştirir. Bu durumda, ticari faaliyetleri arasında dış ticaretin başlıca konularından olan ithalat veya ihracat yapan her gerçek veya tüzel kişinin, dış ticaret mevzuatını takip etmesi ve uygulanışını da bilmesi gerekir. Bunun mümkün olmadığını belirtmiştik. Kişinin, mali işlemleri için mali müşavirin, hukuksal işlemleri için de avukatın yardımına ihtiyaç duymasında olduğu gibi; dış ticaret ve gümrük işlemlerinin yerine getirilmesi için de bir başkasının yardımına ihtiyacı vardır. Bu fonksiyonu da, esas itibariyle gümrük müşavirleri yerine getirir.

Gümrük müşavirliği, yukarıda belirtilen meslekler gibi, kanun koyucu tarafından kamu hizmeti niteliğinde bir serbest meslek faaliyeti olarak kabul edilmiştir (GK. Geçici m. 6/1). Gümrük müşavirleri, eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanımının gerekli kıldığı gümrük beyanını yaparken ve gümrük işlemlerinin takibi esnasında; temsil ettikleri eşya sahibinin çıkarlarının yanında, kamunun çıkarlarını da gözetmekle yükümlüdürler. Temsil ettiği kişi, gümrük müşavirinden kanuna aykırı bir beyanda bulunmasını veya işlemlerin bir aşamasında görevini kanuna aykırı bir şekilde yapmasını isteyemez. Vekâlet sözleşmesinin bir gereği olarak, müşavir de bu tür talimatları yerine getirmek zorunda değildir. Bu kurala aykırı hareket eden gümrük müşaviri hakkında, Gümrük Kanununda cezai müeyyideler getirilmiştir. Temsil görevini bağımsızlık ve tarafsızlık içinde yapmayan gümrük müşaviri hakkında, geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma cezası uygulanır (GK. Geçici m. 6/5).

Gümrük müşavirleri, eşyanın her türlü gümrük işlemini takip ederek sonuçlandırabilirler (GK.m. 226/1). Doğrudan temsilde temsilcinin beyan sahibi sıfatı mevcut olmamasına rağmen, dolaylı temsilde gümrük müşaviri; adına beyanda bulunduğu eşya sahibi ile birlikte beyan sahibi sıfatını haizdir. Gümrük müşaviri, temsil yetkisi kapsamında, beyandan başlayıp eşyanın teslimine kadar olan bütün gümrük işlemlerini takip edebileceğinden; temsil belgesinde, müşavirin eşyayı teslim alma (ahzü kabz) yetkisinin bulunmadığı açıkça belirtilmemiş ise, müşavir eşyayı teslim alabilir. Çünkü, gümrük işlemi kavramı eşyanın gümrükten teslim alınmasını da içeren geniş bir kavramdır.

Gümrük Kanunu, gümrük müşavirlerinin yanında, müşavir yardımcılarına da gümrük işlemlerini takip etme yetkisi vermiştir. Ancak, müşavir yardımcısının bu sıfatıyla gümrük işlemi takip edebilmesi için, bir gümrük müşavirinin yanında çalışması gerekir. Bu durumda, müşavir yardımcısı, yalnızca yanında çalıştığı gümrük müşavirinin dolaylı temsilci sıfatıyla takip ettiği işleri takip edebilir.

Gümrük müşavir yardımcısı, kendi başına (bağımsız) bir dolaylı temsil yetkisi kullanarak gümrük işlemi takip edemez. Diğer bir deyişle, örneğin bir gümrük müşavirinin yanında çalışmayan müşavir yardımcısı bir veya birden fazla şirketin işlerini dolaylı temsilci sıfatıyla takip edemez. Tabii ki, bir özel hukuk tüzel kişisinin gümrük işlemlerini doğrudan doğruya temsil yoluyla takip edebilir. Zaten, özel hukuk tüzel kişilerinin işlerini doğrudan doğruya temsil yoluyla takip edecek kişinin, iki istisna dışında gümrük müşavir yardımcısı olabilme şartlarını taşıması gerekir (GK.m. 225/2).

Gümrük müşavir yardımcıları, dolaylı temsilci sıfatıyla gümrük beyanında bulunamamakla birlikte; beyanda bulunmak üzere muayenelerde gümrük müşaviri yerine hazır bulunabilirler; fakat eşya sahiplerine yapılacak tebliğleri kabul edemez ve onların adına sözlü veya yazılı istek veya itirazda bulunamazlar(GY.m. 561/7). Gümrük müşavir yardımcısının yönetmelik maddesinde bahsedilen “muayenede yaptığı beyan”, bir gümrük beyanı değildir. Muayene edilen eşya, gümrük beyanı yapılmış ve idarenin beyana uygun olup olmadığını denetlediği eşyadır. Müşavir yardımcısının burada yaptığı beyan, eşyanın özellik veya niteliğinin idareye sözlü olarak açıklanmasından; eşyanın tanıtılmasından ve bu amaçla görevli memura yardım edilmesinden ibarettir. Müşavir yardımcısının, idarece tebliğ edilen vergi veya ceza tahakkukuna itiraz yetkisi yoktur. Ayrıca, gerek bu kapsamda gerekse her hangi bir idari işleme ait hiç bir tebliği kabul edemez. Aksi takdirde, muhatabına yapılmayan bildirim; ya da muhatabı tarafından yapılmayan itiraz; usule uygun olmayan şekilde yapılmış olacağından, müşavir yardımcısına yapılan tebliğ veya onun tarafından yapılan itiraz, geçersizdir; hiç yapılmamış sayılır. Fakat, tacirin gümrükleme şirketine verdiği vekâlette uygulamada genellikle şirkette çalışan bütün personelin hüviyetine yer verildiğinden; bu nev’i bir durumda, bütün bu personel vekil olarak tayin edilmiş olduğundan; 7201 sayılı Tebligat Kanunu m. 11’e göre bu kişilere yapılan tebligat muhatabına yapılmış addedilir.

Gümrük işlemleri konusunda gümrük idaresince yapılan tebliğler; gerek söz konusu işlemden muhatabının haberdar edilmesi gerekse tebliğin asli muhataba yapılmamış olmasının doğuracağı sonuçların yanında, kamu hukukunda ön görülen hak düşürücü sürelerin takibi yönünden özel bir önem taşımaktadır. Hatta, gümrük idaresince eşya sahibine uygulanan ceza kararı tebliğlerinin ehliyetsiz kişilere yapılması ve bu kişilerin konu hakkında eşya sahibine bilgi vermemesi nedeniyle; eşya sahiplerinin, idarece haklarında yürütülen cezai müeyyidelerden bihaber oldukları uygulamada sık karşılaşılan durumlardır. Bu nev’i durumların, ehliyetsiz kişilerin vekil tayin edilmesinden kaynaklandığı konusunda şüphe olmadığı kanısındayız.

Ki; uygulamada, gümrük işlemlerinin önemli bir kısmını gümrük müşavirliği ruhsatına sahip olmayan kişiler takip etmektedirler. Şöyle ki, bir gümrük müşavirliği şirketinde, şirket ortaklarından en az birinin gümrük müşavirliği belgesine sahip olması zorunludur. İş sahibi tacir, öncelikle gümrük müşavirine vekâlet verir. Fakat, Türkiye’nin pek çok yerinde gümrükleme şirketinin müşavirlik belgesine sahip bir ortağı mevcut olmasına rağmen, söz konusu gümrükleme şirketinin gerçek sahip veya sahiplerinin ya da büyük paya sahip ortaklarının; müşavirlik belgesine sahip olmayan müşavir yardımcıları ve hatta müşavir yardımcılığı belgesine de sahip olmayan kişiler oldukları tatbikatta bilinen bir gerçektir. Çünkü, bazı iş sahipleri kurdukları vekâlet ilişkisinde, günlük olarak işlerinin görülmesini ya da genel bir tabirle eşyasının gümrükten çekilmesini hâlihazırda yeterli görmektedirler. Ayrıca, öncelikle şifahen kurulan bu ilişkide işlerini tevdi ettikleri kişinin gümrük müşavirliği belgesine sahip olup olmadığını dahi gözetmemektedirler.

Diğer bir ifade ile; iş sahiplerinin gümrük işlemlerinin takibini tevdi ettikleri kişilerin gümrük müşavirliği ve hatta müşavir yardımcılığı belgesine dahi sahip olmayan kişiler oldukları uygulamada bilinen bir gerçektir. Ki, kanun koyucunun; vekâletin yalnızca gümrük müşavirliği belgesine sahip olan kişilere verilebileceği yönünde bir kısıtlama ve gümrük idarelerine de bu hususu takip mükellefiyeti getirmesi hâlinde bile, ehliyetsiz kişilerin gümrük işlerini bu şekilde takip ayrıcalığından mahrum kalacaklarının kuvvetle muhtemel olduğunun kabulü gerekir. Ayrıca, nasıl ki, avukatlık ruhsatına sahip olmayan bir kişinin dava takibi için vekil tayin edilemeyeceği örneğinde olduğu gibi, dürüst ticaret erbabının gümrük işlemlerinin takibinde de bu hassasiyeti göstermesi gerektiği kanısındayız. Ya da, asgari olarak vekâletlerde yetkinin sınırlandırılması gerekir. Bunun yanında, iş erbabının gümrük işlemleri konusunda görüşme yaptığı kişiden, öncelikle gümrük müşavirliği belgesinin kendisine ibrazını talep etmesi zorunlu bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.

İKİNCİ BÖLÜM

YENİ BİR GÜMRÜK KONTROL YÖNTEMİ OLARAK

SONRADAN KONTROL

  1. Genel Açıklama

Sonradan kontrol, eşyanın gümrük gözetimi sona erdikten sonra gümrük denetim elemanlarınca gerçekleştirilen bir denetim uygulamasıdır. Uygulamanın yasal dayanağını GK.m. 10, 10/A ile “Eşyanın Tesliminden Sonra Beyanın Kontrolü” başlıklı m. 73 hükümleri oluşturmaktadır. Sonradan kontrol, bu hükümlere istinaden Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanan Sonradan Kontrol ve Riskli İşlemlerin Kontrolü Yönetmeliği[7] ile uygulamaya konulmuştur. Bakanlık Rehberlik ve Teftiş Başkanlığında görevli müfettişlerce gerçekleştirilen sonradan kontrol inceleme ve denetimlerine, fiilen 2009 yılında başlanılmıştır. GK.m. 3/13’de tanımlanan gümrük kontrolü faaliyetleri arasında “işletmelerin hesap ve diğer kayıtlarının incelenmesi” yer almakta olup, bu uygulama yoğunluklu olarak sonradan kontrol ile başlamıştır.

  1. Sonradan Kontrolün Usulleri

Sonradan Kontrol Yönetmeliğinde, sonradan kontrol “beyan edilen bilgilerin doğruluğu ve işlemlerin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı da dâhil, eşyanın gümrük işlemlerine ve/veya sonraki ticari işlemlere ilişkin ticari belge ve verilerin ya da riskli kişi veya işlemlerin ilgili kişilere ait yerlerde kontrolü” olarak tanımlanmıştır. Bakanlık bünyesinde, Müsteşarın başkanlığında, Müsteşar Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Gümrükler Genel Müdürü, Gümrükler Muhafaza Genel Müdürü, Gümrükler Kontrol Genel Müdürü ve TASİŞ Genel Müdüründen müteşekkil bir Risk Değerlendirme ve Koordinasyon Komisyonu oluşturulmuştur. Sonradan kontrol, Bakanlığın merkezi denetim elemanları yani Gümrük ve Ticaret Müfettişlerince gerçekleştirilir. Fakat, gümrük idarelerinde belge kontrolü veya ertelenmiş kontrol kapsamında işlem gören gümrük beyannamelerinin sonradan kontrol işlemleri; gümrük muayene memurları tarafından Gümrük Yönetmeliği ve ilgili mevzuat çerçevesinde gerçekleştirilir. Bunlar tarafından gerçekleştirilen sonradan kontrol, hâlihazırda denetim elemanlarınca yapılan sonradan kontrolden farklı olup, bunlar sonradan kontrole tâbi firmanın iş merkezinde değil gümrük idaresinde çalışırlar; genellikle firmanın defter ve belgelerini incelemeyip incelemeyi gümrük idaresinde işlem gören beyanname ve ekleri üzerinde gerçekleştirirler. Fakat, Bakanlık tarafından gümrük ve ticaret bölge müdürlükleri bünyesinde sonradan kontrol müdürlükleri oluşturulmuş olup, bu müdürlüklere atanan muayene memurları genellikle müfettişlerden oluşan eğiticiler tarafından sonradan kontrole hazırlama eğitiminden geçirilmektedir. Söz konusu birimlerin faaliyete geçmesi üzerine, bu birimler de müfettişlerce gerçekleştirilen denetime benzer şekilde, kontrole tâbi tutulanın iş merkezinde, defter ve belgeler üzerinde de inceleme yapmak suretiyle sonradan kontrol denetimlerine başlayacaklardır.

Yukarıda belirtilen komisyon tarafından her yıl sonradan kontrol programı hazırlanır. 2009 yılından bu yana uygulana gelmekte olan sonradan kontrol programları ile her yıl ortalama 500 gerçek veya tüzel kişinin işlemleri incelenmektedir. Ancak, yıllık program haricinde arızi olarak sonradan kontrol programlarının hazırlanması da mümkün bulunmaktadır. Diğer taraftan, bölge müdürlükleri bünyesinde oluşturulan sonradan kontrol birimlerinin faaliyete geçmesi ile yıllık olarak incelemeye tâbi tutulacak firma sayısında büyük artış olacağı ön görülmektedir. Çünkü, Türkiye genelinde sonradan kontrole tabi tutulabilecek gerçek veya tüzel kişi sayısı 50-60 bin civarında iken, dış ticaret hacmindeki artış nedeniyle bu sayının her geçen yıl artış gösterdiği bilinmektedir. Hâlihazırda, genellikle onaylanmış kişi statüsüne sahip belirli büyüklükte işlem hacmine sahip firmalar incelendiğinden, işlemlerin oldukça cüz’i bir kısmı incelemeye tâbi tutulabilmektedir. Anılan birimin faaliyete geçmesi ile sonradan kontrol denetimlerinin, öncelikle basitleştirilmiş usulden yararlanan yükümlüler olmak üzere oldukça yaygınlaşacağı açıktır.

Hâlihazırdaki uygulamada, sonradan kontrole tâbi tutulacak gerçek veya tüzel kişilerin belirlenmesinde, Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğünce yapılan risk analizi sonuçları esas alınır. Risk analizinde, firmanın işlemlerinin niteliği, eşya grubu, gönderici ülke, ayniyet tespitini gerektiren işlemlerin mevcudiyeti, kişinin usulsüz ve ceza uygulamasına ilişkin işlemlerinin varlığı veya yoğunluğu, ihbar veya şikayet hâlleri veya sonradan kontrole tâbi işlemlerinin mevcudiyeti gibi pek çok risk kriteri göz önünde bulundurulur. Fakat, onaylanmış kişi statüsü veya yetkilendirilmiş yükümlü sertifikasına sahip kişilerin işlemleri sonradan kontrol kapsamında incelendiğinden, bunların öncelikli olarak sonradan kontrol programına dâhil edildikleri konusunda şüphe yoktur. Çünkü, sonradan kontrolün öncelikli amacı, bu işlemlerin incelenmesidir. Sonradan kontrol kapsamı dışındaki firmaların işlemleri, genel olarak sonradan kontrol haricinde münferit inceleme ve soruşturmalar kapsamında denetime tâbi tutulur. Denetim elemanlarının iş yoğunluğu nedeniyle de, sonradan kontrolün aksine bunların işlemlerinin tamamının incelenmesi genellikle fiilen mümkün olmaz.

Sonradan kontrol kapsamında incelemeye tâbi tutulacak olan belgeler, gümrük işlemlerine konu olan gümrük beyannamesi ve ekleri gibi belgelerin yanında, gümrük işlemlerinden sonraki ticari belge ve verileri de kapsar. Örneğin, işlemin niteliğine bağlı olarak; bankalar, yurt dışı satıcılar veya yurt dışı alıcılar, yurt içi alıcılar, mal ve stok hesapları gibi yurt dışı ile bağlantılı mal ve para hareketini gösteren pek çok hesap ve belge incelemeye tâbi tutulur. Söz konusu hesapların incelemeyle bağlantısını birkaç örnekle açıklarsak;

Örnek 1: İncelemeye tâbi tutulan kişinin noksan gümrük vergisi ödemek amacıyla ithal eşyasının gümrük kıymetini daha düşük gösterdiği yönünde bir şüphe hasıl olmuş ise, gerektiğinde ilgili bankalardan bu kişinin yurt dışı transfer kayıtları temin edilir. Bunun gibi, bankalar hesabı kayıtları ve yurt dışı transfer dökümleri firmadan elde edilerek, bunlar firmanın beyan ettiği ithalat kıymetleri ile karşılaştırılır. Bu veriler ile yurt dışı satıcılar hesabı arasında da bağlantı kurulur.

Örnek 2: İşletmenin dâhilde işleme rejimi kapsamında ithal ettiği yüksek kalitedeki bir eşyayı, rejim kapsamında bir üretim faaliyetine dâhil etmeyip bunu yurt içinde sattığı ve rejim hükümlerine göre daha düşük kalitede bir mal ihraç ettiği yönünde şüphe hasıl olmuş ise; stok kayıtları ve yurt içi alıcılar gibi hesaplar incelenir. Gerekirse, fiili sayım yapılır.

Örnek 3: İşletmenin; mal mukabili, kabul kredili ve vadeli akreditif ödeme şekilleriyle yapılan serbest dolaşıma giriş rejimine konu eşya bedelinin % 6’sı gibi küçümsenmeyecek bir mali mükellefiyeti oluşturan KKDF’den kaçınmak amacıyla, bu ödeme şekilleriyle yaptığı ithalatları “peşin ödeme” olarak beyan ettiği yönünde şüphe hasıl olmuş ise; ödeme şeklinin tespiti amacıyla buna ilişkin hesaplar ve banka transfer kayıtları incelenir.

Örnek 4: İthal eşyasının tarife tespitine ilişkin incelemelerde, aynı ürünün ithaline ilişkin diğer belgeler ile eşya numuneleri üzerinde fiziki inceleme yapılabilir.

Örnek 5: Menşe saptırması yoluyla ithal eşyasına isabet eden gümrük vergisi veya damping vergisi, kota uygulaması gibi korunma önlemlerinden kaçınıldığı yönünde şüphe hasıl olmuş ise; eşyanın üretim yeri olan ülkeden ilk çıkış kayıtları ile gerek incelemeye konu firmadan gerekse ilgili taşıma firmasının acentesinden temin edilecek taşıma belgeleri ve diğer kayıtların yanında, sipariş evrakları, akreditif metinleri, hatta firmanın e-posta kayıtları incelemeye tâbi tutulabilir.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün olup, Gümrük Kanunu m. 11’e göre; gümrük işlemleriyle doğrudan veya dolaylı olarak ilgili bulunan kişiler, Bakanlığın veya gümrük idarelerinin talebi üzerine gümrük işlemleriyle ilgili bütün belge ve bilgileri belirlenen süreler içinde vermek ve her türlü yardımı sağlamakla yükümlü olduklarından ve bu kişiler özel kanunlarda yazılı gizlilik hükümlerini ileri sürerek bilgi vermekten kaçınamayacaklarından; sonradan kontrolü yapan denetim elemanı, inceleme konusu gümrük işlemiyle ilgili bütün belge ve bilgileri isteme yetkisine sahip bulunmaktadır.

Sonradan kontrol, kural olarak işlemleri incelenen kişinin tesisinde yapılır. Fakat, bu kişinin tesisinin inceleme için yeterli olmaması ya da bu kişi tarafından tesisinde inceleme yapılmasına izin verilmemesi gibi nedenlerle, söz konusu tesiste inceleme yapmanın mümkün olmaması hâlinde; inceleme sonradan kontrole tâbi kişinin bulunduğu varsa en yakın gümrük idaresinde yoksa başka bir resmi dairede yapılır. Bu durumda, gerekli bütün belge ve kayıtların inceleme yapılacak yere getirilmesi sağlanır. Birden çok şubesi olan şirketlere ilişkin sonradan kontrol şirket merkezinde yapılabilir.

Sonradan kontrolü yapacak merkez denetim elemanı, sonradan kontrole başlama tarihinden en az 15 gün önce, sonradan kontrole başlanacağını ilgilisine yazılı olarak tebliğ eder. Sonradan kontrole tâbi tutulan kişinin, söz konusu yazının tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde geçerli ve kabul edilebilir bir neden ileri sürmesi hâlinde, sonradan kontrol ertelenebilir. Örneğin, sonradan kontrole başlanılacağı tarihlerde şirketin personelini önceden plânlanan yıllık izine göndermesi, geçerli bir neden olarak kabul edilebilir. Diğer taraftan, sonradan kontrole başlanılacağının firmaya önceden tebliğ edilmesi, sonradan kontrolün amacını tehlikeye düşürecek durumda ise; merkez denetim elemanı şirkete önceden bilgi vermeden sonradan kontrole başlayabilir. Şirketin usulsüz işlemler veya kaçakçılık yaptığı ya da belge veya mal kaçıracağı yönünde ciddi şüphe ya da verilerin bulunması; sonradan kontrolün amacını tehlikeye düşürecek durumlara örnek olarak gösterilebilir. Sonradan kontrole başlanıldığında, durum şirket yetkililerinin de müştereken imzaladığı bir tutanakla tevsik edilir.

Sonradan kontrole muhatap olan gerçek veya tüzel kişiler; her türlü bilgi, veri, kayıt, defter, belge ve diğer evrakı denetim elemanına vermek ve her türlü yardımı sağlamakla yükümlüdür. Ayrıca, muhasebe sistem veya kaydı gibi elektronik ortamdaki bilgi ve verilere ulaşabilmesi için yardımcı olmak zorundadırlar. Bu konuda yetersiz kalınması durumunda, doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili bütün kişilerden de bilgi talep edilebilir. İlgili kişiler, işlemlerle ilgili bütün bilgi ve belgeleri sunmakla yükümlüdür. Bunun yanında, işlemleri incelenen kişi; denetim elemanına, uygun bir çalışma ortamı ve gerekli yardımcı maddeleri bedelsiz olarak sağlamakla yükümlüdür. Sonradan kontrolü yapan merkez denetim elemanları, kontrole tabi kişilere ait işyerlerinin her yerine girme ve inceleme yapma yetkisine sahiptir. Bu tür kontrol sırasında kontrole tabi kişi veya kişiler veya vekilleri bulunur.

  1. Sonradan Kontrolün Sonuçları

3.1. Genel Olarak

Sonradan kontrolü yapan merkezi denetim elemanları, gümrük vergileri ile gümrük mevzuatı ve ilgili diğer mevzuatta ön görülen yükümlülüklere ilişkin olarak; kişinin lehine ve aleyhine olan tüm hususları inceler ve demetim elemanı tespit edilen hususlar ile bunların hukuki sonuçları hakkında işlemleri incelenen kişiye bilgi verir. Denetim elemanının, sonradan kontrol sırasında soruşturmayı gerektirir bir fiilin mevcudiyetini tespit etmesi hâlinde, denetim elemanı buna ilişkin soruşturmayı yapar. Soruşturma konusu olayda, gerekli olması hâlinde de, denetim elemanınca; Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uyarınca eşya, bilgi, belge ve veriler için el koyma dâhil gerekli bütün önlemler alınır.

Sonradan kontrol sonucunda, merkezi denetim elemanı tarafından; ceza kanunlarının ihlâli sonucunu doğuran filler dışında; vergi kaybına yönelik fiiller ile Gümrük Kanununda ön görülen usulsüzlük cezası tatbikini gerektiren işlemlerin tespiti hâlinde, bu tespitlerin yer aldığı bir değerlendirme raporu düzenlenir. Değerlendirme raporu, sonradan kontrole tâbi tutulan kişinin talep etmesi hâlinde kendisine tebliğ edilir ve rapor içeriğinde tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde rapor hakkındaki görüşlerin bildirilmesi gerektiği belirtilir. Sonradan Kontrol Yönetmeliğinde, işlemleri incelenen kişinin ek süre talebine ilişkin bir hüküm yer almamakla birlikte; verilen süre içinde görüş bildirilemeyeceğinin gerekçelendirilerek ek süre talep edilmesi hâlinde; merkezi denetim elemanlarının, ek süre taleplerini müspet yönde karşılamaları mümkün bulunmaktadır. Değerlendirme raporuna karşı görüşlerin bildirilmesi akabinde, denetim elemanı söz konusu görüşleri de dikkate alarak; genel tespitleri, değerlendirmeleri ve idarece alınması gereken önlemleri de içeren bir idari rapor tanzim ederek Bakanlığa sunar. Bakanlık, alınması gereken önlemler konusunda, taşra birimleri dâhil ilgili birimlere talimat verir.

Sonradan kontrolü yapan merkez denetim elemanlarının düzenlediği değerlendirme ve idari raporlar, Risk Değerlendirme ve Koordinasyon Komisyonunun sekreterya işlemlerini yürüten birim tarafından değerlendirilerek, sonradan kontrole tâbi tutulan her kişiye bir risk puanı verilir. Bu puanlar, Birim tarafından risk değerlendirmelerinde kullanılır. Risk puanlamasında; (1) düşük riskli, (2) orta riskli ve (3) yüksek riskli durumu ifade eder. Risk puanları verilirken riskin hangi alanlara (menşe, kıymet, tarife veya 4458, 5607, 5237 sayılı kanunlar ve benzerlerine) ilişkin olduğu da belirtilir. Verilen risk puanı, sonradan kontrole tabi tutulan kişinin Bakanlık nezdindeki bir nev’i sicil puanı niteliğindedir. Örneğin, yapılan söz konusu sicil değerlendirmesi; kişinin onaylanmış kişi statüsü veya yetkilendirilmiş yükümlü sertifikasının durumunu da etkileyebilir. Hatta, raporda yer alan gerek vergi tahakkuklarının gerekse idari para cezaları ve Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile Türk Ceza Kanununun ihlâlini teşkil eden fiillere isabet eden cezaların kesinleşmesi akabinde; bu filler söz konusu belgelerin geçici veya kesin olarak askıya alınması ya da iptalini gerektirmekte ise, idare tarafından bu müeyyidelerin tatbiki de mümkün bulunmaktadır. Bunun yanında, verilen risk puanı, sonradan kontrole tâbi tutulan kişinin takip eden yıllarda yeniden sonradan kontrole tâbi tutulmasında ölçü alınır. Örneğin, yüksek riskli kabul edilen kişinin, takip eden yıllardaki sonradan kontrol programının belirlenmesinde, programda incelenecek firmalar listesine dâhil edilmesi kuvvetle muhtemeldir.

3.2. Sonradan Kontrolün Hukuki ve Cezai Sonuçları

3.2.1. Sonradan Kontrolün Hukuki –Mali- Sonuçları

Sonradan kontrol sonucunda, merkezi denetim elemanı tarafından vergi ve diğer mali yükümlülüklerin noksan ödendiğinin tespiti hâlinde; düzenlenen idari raporda idareden bunların tahsil edilmesi istenir. Bu gün, gümrük beyanının veya beyan edilen eşyanın niteliğine bağlı olarak, gümrük beyanında bulunan bir gümrük yükümlüsünce ödenmesi gereken çok sayıda mali yükümlülük bulunmaktadır. Bunlar, birbirinden bağımsız pek çok mevzuat hükmü ile konulmuşlardır. Söz konusu mali yükümlülüklerinin, iç mali yükümlülüklere nazaran azımsanmayacak sayıda olduğunu da belirtmekte fayda vardır. Hatta, bu nedenle, günümüzde gümrük duvarları son derece indirilmiş olmasına rağmen; gümrük veya dış ticaret işlemlerinden tahsil edilen vergi ve benzeri gelirler, toplam vergi gelirleri içinde azımsanmayacak bir rakamı oluşturmaktadır.

İşte, gümrük işlemlerinden tahsil edilen ve belli başlıları aşağıda sayılan mali yükümlülükler; sonradan kontrole tâbi tutulan ve gerektiğinde bütün dış ticaret işlemleri gümrük merkezi denetim elemanlarınca incelenen ve hürriyeti bağlayıcı ceza dâhil cezai müeyyideleri de beraberinde getiren dürüst ticaret erbabı için katlanılması zor külfetlerdir.

Söz konusu mali yükümlülüklerin hukuki dayanakları ile birlikte açıklanması, bu çalışmanın amacını aştığından bunlar aşağıda sayma yoluyla belirtilmiştir.

1) Gümrük vergisi,

2) Ek gümrük vergisi (yeni bir uygulamadır.),

3) İthalde alınan katma değer vergisi,

4) İthalde alınan özel tüketim vergisi,

5) İthalde alınan dampinge karşı vergi,

6) İthalde alınan telafi edici vergi,

7) İhracatta alınan telafi edici vergi: Söz konusu vergi, esas itibariyle bir ihracat vergisi olmayıp, şartlı muafiyet sisteminde dahilde işleme rejimi kapsamında üçüncü ülkeden ithal edilip, Türkiye gümrük bölgesinde gördüğü bir işçilik veya işleme faaliyetinden sonra, tavizli vergi oranları uygulanan anlaşmaya taraf bir ülkeye ihraç edilecek eşyanın; ahdi indirimden yararlanabilmesi için, ürünün bünyesinde yer alıp üçüncü ülkeden ithali esnasında tahsil edilmeyen vergilerin, ihracat esnasında tahsil edilmesidir. Dahilde İşleme Rejimi Kararında bu vergiye “telafi edici vergi” adı verildiği için, bu vergi uygulamada bu adla telâfuz edilmektedir. Esasında, söz konusu vergi, niteliği itibariyle ithalat eşyasından alınan bir gümrük vergisidir.

8) Gümrük beyanına konu eşyanın beyan edildiği belge –beyanname- üzerinden alınan damga vergisi: 488 sayılı Kanun hükümleri uyarınca alınan bu vergi de, beyana konu eşyadan alınmamakla birlikte, gümrük beyannamesinin gümrük işlemiyle ilgili olması nedeniyle, vergi de gümrük işlemiyle dolaylı olarak ilgilidir.

9) Antrepo harçları: gümrük antrepo işleticilerinden 492 sayılı Kanun hükümleri uyarınca alınan başvuru ve yıllık harçlar da gümrük işlemiyle dolaylı olarak ilgilidir.

10) Kaynak kullanımı destekleme fonu: Yürürlükten kaldırılmış olmasına rağmen bazı maddeleri hâlen yürürlükte olan 88/12944 sayılı KHK hükümleri uyarınca; mevcut uygulamada mal mukabili, kabul kredili ve vadeli akreditif ödeme şekliyle yapılan ithalatta; mal bedeli üzerinden % 6 KKDF tahsil edilir.

11) Toplu konut fonu: Fon, 20.06.2001 tarihli, 4684 sayılı Kanunun 7’inci maddesi ile tasfiye edilmiş olmasına rağmen, Kanunun 3/d maddesinde tasfiye edilen fon gelirlerinin tıpkı KKDF’de olduğu gibi Hazine adına tahsiline devam olunacağı belirtildiğinden; 2985 sayılı Toplu Konut Kanununda 4684 sayılı kanunla yapılan değişikliğin akabinde, 95/7606 sayılı İthalat Rejimi Kararının[8] 9’uncu maddesinde yer alan “ithalatta ödenecek toplu konut fonunu gösterir maddelere ait gümrük vergileri ve toplu konut fonları ilgili listelerde gösterildiği şekilde belirlenmiştir.” hükmü korunmak suretiyle, toplu konut fonu uygulamasına son verilmemiştir. Bu nedenle, ithalat rejimi kararı eki listelerde belirlenen eşyaya ilişkin olarak toplu konut fonu ödenmesine devam olunmaktadır. Fakat, Danıştayın yerleşik içtihaçlarına göre toplu konut fonunun noksan ödenmesi hâlinde, 2976 sayılı Kanunda ön görülen para cezasının gümrük idarelerince uygulanamayacağını; hatta, KKDF’de olduğu gibi TKF’nin de hukuki durumunun tartışmalı olduğunu belirtmekte fayda bulunmaktadır.

12) Türün fonu: Tütün fonu da tasfiye edilmiş olmasına rağmen, bu fona ilişkin olarak uygulamada son olarak 2009/15685 sayılı BKK[9] yürürlüğe konulmuştur. Kararda, 2402 ve 2403 pozisyonlarında yer alan tütün ve tütün mamulleri ithalatında, CIF bedel üzerinden tonunda 3.000.-ABD Doları tutarında fon uygulaması getirilmiştir.

13) Çevre katkı payı: 2872 sayılı Çevre Kanununun 18’inci maddesi uyarınca tahsil edilir.

14) Kültür fonu: 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 44’üncü maddesi uyarınca tahsil edilir.

15) Akaryakıt tüketim vergisi: 3074 sayılı Akaryakıt Tüketim Vergisi Kanunu 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 18’inci maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olmasına rağmen; ÖTV Kanunu ile aynı vergilendirme usulü getirilmiştir.

16) İthalatta gözetim uygulaması kapsamında eşyanın kıymetinin gerçek satış kıymetinden yüksek gösterilmesi nedeniyle “gözetim vergisi” olarak adlandırılan uygulama: 2004/7304 sayılı BKK uyarınca uygulamaya konulan ithalatta gözetim ve korunma önlemleri tebliğlerine göre, belirlenen referans kıymettin altındaki eşyanın ithali için Ekonomi Bakanlığından gözetim belgesi alınması gerekmektedir. Fakat, yine uygulamada Ekonomi Bakanlığının bu güne değin gözetim belgesi düzenlediğine ilişkin bir örneğin bulunmadığı ve hatta bu nedenle ithalatçıların bu yola başvurmayı tercih etmedikleri bilinmektedir. Dolayısıyla, eşyasını bir an önce ticari hayata sokmak isteyen ticaret erbabı da, eşyayı tebliğle belirlenen referans kıymete uygun olarak beyan etme yolunu tercih etmektedir. Böylelikle, eşyanın gümrük kıymetini gerçeğine nazaran daha yüksek beyan etmek suretiyle, ödemesi gerekenden daha fazla vergi ödemektedir.

17) Tarım politikası kapsamında alınan vergiler ve diğer mali yükler: 1/95 sayılı OKK kapsamı dışında tutulan ancak 1/98 sayılı OKK ile tercihli tarife uygulamasına başlanılan tarım ürünlerinden gümrük vergisi alınmaktadır. Bunun yanında, işlenmiş tarım ürünlerinin bünyesinde bulunan tarım payından da vergi alınmaktadır.

18) İhracatta destekleme ve fiyat istikrar fonu: Günümüzde, vergilendirmeye konu ihracat eşyası mevcut değilse de, bazı eşyadan vergi harici mali yükümlülük alınmaktadır. Bunun tipik örneği, bazı tarım ürünlerinin ihracatında alınan destekleme ve fiyat istikrar fonu uygulamasıdır. 88/13384 sayılı Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu Hakkında Karar[10] hükümleri uyarınca kuru üzüm, kuru incir, zeytinyağı, çavdar, canlı hayvan, blok mermer, pamuk ve meyan kökü gibi pek çok tarım ürününün ihracatında DFİF kesintisi yapılmakta idi. Belirtilen ürünlerin yanında başka ürünlere de uygulanan DFİF kesintisi uygulamaları kaldırılmıştır. Mevcut uygulamada, yalnızca her türlü naturel iç fındık ihracatında 8.-Cent/Kg karşılığı TL, her türlü kabuklu fındıktan 4.-Cent/Kg karşılığı TL ve 4101, 4102 ve 4103 pozisyonlarında yer alan her türlü ham deri ve postlardan 50.-Cent/Kg TL DFİF kesintisi yapılmaktadır.

Yukarıda kısaca belirtilen vergi ve benzeri mali yükümlülüklerden görüldüğü gibi, sonradan kontrol kapsamında; yükümlü tarafından en az 18 adet mali yükümlülüğün ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak yerine getirilip getirilmediğine ilişkin denetim yapılmaktadır. Sonradan kontrol sonucunda, belirtilen mevzuat hükümlerine aykırılığın tespiti hâlinde, idari raporda; ilgili gümrük idarelerine öncelikle söz konusu mali mükellefiyetlerin aslının tahsili ile 6183 sayılı Kanun m. 51 uyarınca gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten itibaren gecikme faizi uygulanması talimatı verilmektedir. Gümrük Kanunu m. 3 uyarınca gümrük vergileri kapsamında değerlendirilmeyen örneğin; antrepo harçları, damga vergisi veya eşyanın serbest dolaşıma girişinden sonra Maliye Bakanlığınca tahsil edilen ÖTV gibi mali mükellefiyetlerin tahsili yanında, ilgili kanunlarda ön görülen cezai müeyyidelerin uygulanması ve bu istikamette işlem yapılması gerektiği hususu Maliye Bakanlığına bildirilmektedir.

3.2.2. Sonradan Kontrolün Cezai Sonuçları

3.2.2.1. İdari Para Cezaları Yönünden

Sonradan kontrol sonucunda vergi kaybı doğuran bir fiilin tespiti hâlinde, kayba uğrayan vergilerin tahsilinin yanında bu vergiler için gerek Gümrük Kanununda gerekse ilgili diğer kanunlarda ön görülen idari para cezaları uygulanır.

765 sayılı eski TCK’da suçlar; cürüm ve kabahatler olarak iki kısma ayrılmış ve kabahatler de TCK kapsamında yer almakta idi. Fakat, yeni ceza hukuku uygulamasında bu ayrıma gidilmeyerek, kabahatler ceza kanunundan çıkarılmış ve ayrı bir kanunla düzenlenmiştir. Artık, yeni ceza hukuku uygulamasında kabahatler suç olarak kabul edilememekte ve kabahat niteliği taşıyan fiillere ilişkin olarak sadece idari para cezası ön görülmektedir. İdari para cezasının ödenmesiyle fiil adli yönden de ortadan kalmaktadır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu m. 2’de kabahat “kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık” olarak tanımlanmıştır. Bu durumda, gerek mali gerekse bunun dışında bir yaptırım sonucu doğuran ve ilgili kanunlarda düzenlenen bütün fiiller kabahat olarak kabul edilmelidir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan vergi mahkemelerinin görevine ilişkin hükümler 5326 sayılı Kanunun kapsamı dışında tutulmuştur (Ek m. 1). Yani, vergi mahkemelerinde dava yolu açık olan vergi cezaları Kabahatler Kanunu dışında tutulmakla, vergi idaresinin vergi kayıpları nedeniyle uyguladığı para cezalarına ilişkin uyuşmazlıkların idare hukuku kapsamında çözümlenmesi ön görülmektedir. Hatta, buna benzer şekilde; 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu m. 3’de yer alan ve Cumhuriyet Savcısının uygulama yetkisinde bulunan bazı kabahat fiillerinin, Gümrük Kanunu kapsamına alınmasını da ön gören kanun tasarısının, hâlihazırda TBMM’nin ilgili ihtisas komisyonunda olduğunu belirtmekte de fayda bulunmaktadır.

Kabahatler Kanunu m. 3’e göre; kanunun diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün filer hakkında uygulanacağından; Gümrük Kanununda ön görülen idari para cezaları kabahat niteliğindedir.

Gümrük Kanununda ön görülen başlıca idari para cezaları aşağıda kısaca belirtilmiştir.

1) GK.m. 241’de sayılan usulsüzlük cezaları vergi kaybı doğurmayan usulsüz işlemler hakkında uygulanır. Bunun yanında; GK.m. 234/1-3, 237/1 ve 238/1’e göre uygulanan para cezaları, GK.m. 241’1’de ön görülen usulsüzlük cezasından az olamaz.

2) Serbest dolaşıma giriş veya kısmi muafiyet suretiyle geçici ithalat rejimine tabi tutulan eşyaya ilişkin olarak, yapılan beyan ile muayene ve denetleme veya teslimden sonra kontrol sonucunda; eşyanın gümrük tarifesi ile vergilendirmeye esas miktarında beyana nazaran aykırılık bulunması; eşyanın beyan edilen kıymetinin tespit edilen kıymete nazaran noksan bulunması hâlinde; noksanlığa ait gümrük vergisinin tahsilinin yanında verginin üç katı para cezası uygulanır. Dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ve tam muafiyetli geçici ithalat rejimi hükümlerine tabi eşyaya ilişkin olarak yapılan beyan ile muayene ve denetleme veya teslimden sonra kontrol sonucunda; belirtilen farklılıkların tespiti durumunda söz konusu para cezasının yarısı kadar para cezası uygulanır. Yani, vergilerin üç katı olan para cezasının yarısı uygulanır (GK.m. 234).

3) Teminat alınmış olsa bile, gümrük işlemlerine başlanmadan veya bu işlemler bitirilip gümrük idaresinin izni alınmadan antrepolardan veya gümrük idaresince eşya konulmasına izin verilen yerlerden kısmen veya tamamen eşya çıkarılması hâlinde, çıkarılan eşyanın ithalat veya ihracat vergilerinin yanı sıra, bu vergilerin üç katı para cezası alınır (GK.m. 235).

4) Gümrük antrepolarında veya gümrük idaresince eşya konulmasına izin verilen yerlerde yapılan sayımlarda kayıtlara göre eşyanın bir kısmının noksan olduğunun anlaşılması hâlinde, noksan çıkan eşyanın ithalat veya ihracat vergilerinin tahsilinin yanı sıra, bu vergilerin üç katı para cezası alınır. Bunun yanında, bu yerlerdeki eşyanın yapılan sayımlarda kayıtlara göre fazla eşya çıkması hâlinde, bu eşyanın tasfiyeye tabi tutulmasının yanı sıra, fazla çıkan eşyaya ait ithalat veya ihracat vergileri tutarı kadar para cezası alınır (GK.m. 236).

5) Taşıt araçlarının sahipleri, kaptanları veya acenteleri tarafından gümrük idaresine verilen özet beyan veya özet beyan olarak kullanılan ticari veya resmi belgelerdeki kayıtlı miktara göre noksan çıkan kapların mahrecinden yüklenmemiş veya yanlışlıkla başka yere çıkartılmış veya kaza ve avarya sonucunda yok olmuş veya çalınmış bulunduğu gümrük idaresince belirlenecek süre içinde kanıtlanamadığı takdirde, bu noksan kaplara ait eşyadan tarife pozisyonuna veya tarife pozisyonu tespit edilemiyor ise cinsine ve türüne göre tarifede dahil olduğu faslın en yüksek vergiye tabi pozisyonuna göre hesaplanacak gümrük vergisi kadar para cezası alınır. Söz konusu eşyanın fazla çıkması hâlinde ise, eşyaya el konularak müsadere olunur ve eşyanın CIF kıymeti kadar para cezası alınır (GK.m. 237).

6) Dahilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlâli hâlinde; eşyanın gümrük vergileri tutarının iki katı, tam muafiyet suretiyle geçici olarak ithal edilen özel kullanıma mahsus taşıtlar için gümrük vergileri tutarının dörtte biri oranında para cezası alınır (GK.m. 238).

3.2.2.2. Ceza Hukuku Yönünden

Kaçakçılık fiilleri, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3’üncü maddesinde belirtilmiştir. Maddede yer alan kaçakçılık suçları, esas itibariyle gümrük ihlâllerinden oluşur. Gümrük kurallarının idare hukuku yönünden uygulaması Gümrük Kanununda düzenlenmiş olmakla birlikte, bu kurallardan pek çoğunun ihlâli, KMK hükümlerinin de ihlâlini oluşturur. Bu durumda, Gümrük Kanununda yer alan cezalar uygulanmayıp KMK’da yer alan cezalar uygulanır. Ayrıca, GK.m. 197/2’de üç yıllık tahakkuk zamanaşımı süresi ön görülmüş olmasına rağmen, bu süre gümrük vergileri bakımındandır. Gümrük Kanununda yer alan para cezaları Kabahatler Kanununa göre “kabahat” olarak kabul edildiğinden, bu cezalar hakkında Kabahatler Kanununda yer alan zamanaşımı süreleri uygulanır. Bu süreler de, Kanunun 20 ve 21’inci maddelerine göre kademeli olarak yedi yıla ulaşan sürelerdir.

Fiilin KMK veya TCK gibi ceza koyan diğer kanun hükümlerinin de ihlâlini oluşturması hâlinde, söz konusu zamanaşımı süreleri de uygulanmaz. Bunlar hakkında, GK.m. 197/4’de yer alan “gümrük vergileri alacakları, ceza uygulamasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve zaman aşımı daha uzun bulunan bu fiil nedeniyle ceza davası açılmış olmak kaydıyla, bu alacaklar Türk Ceza Kanunundaki dava ve ceza zamanaşımı süreleri içerisinde kovuşturulup tahsil edilir.” hükmü gereği TCK. 66 ve 68’de yer alan süreler uygulanır. Maddelerde yer alan en kısa dava zamanaşımı süresi 8, en kısa ceza zamanaşımı süresi de 10 yıldır.

Yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde, gerek sonradan kontrol gerekse gümrük idaresince yapılacak diğer denetimler sonucunda gümrük vergilerinin noksan ödendiğinin tespiti hâlinde; GK.m. 197/2’de ön görülen üç yıllık tahakkuk zamanaşımı süresinin uygulanmayacağı açık olup, öncelikle Kabahatler Kanununda ön görülen zaman aşımı süreleri uygulanır. Bunun yanında, fiilin ceza uygulamasına ilişkin olması hâlinde de, TCK’da yer alan ve en az sekiz yıldan başlayan dava ve ceza zaman aşımı süreleri uygulanır ve cezalar gümrük idaresince bu süreler içinde amme borçlusundan istenebilir.

Eşyanın gümrük işlemleri ile de bağlantılı olmak üzere, Türkiye gümrük bölgesine giren ve bölgeden çıkan eşyaya ilişkin kaçakçılık fiilleri, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu m. 3’de 16 bent hâlinde sayılmıştır. İş bu çalşımanın amacını aştığından, burada söz konusu fiillere ilişkin olarak açıklama yapılmamıştır. Maddede, fiilin niteliğine göre hürriyeti bağlayıcı ceza, adli para cezası ve idari para cezaları ön görülmüştür.

Ayrıca, KMK.m. 4’de kaçakçılık fiilini ağırlaştıran nedenler; yani toplu veya teşekkül hâlinde işlenen kaçakçılık fiilleri düzenlenmiş olup; fiilin, bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, ceza iki kat arttırılır. Fiilin üç veya daha kişi tarafından işlenmesi hâlinde de, ceza yarı oranında arttırılır. Tüzel kişiler, örneğin ticaret şirketleri tarafından işlenen kaçakçılık fiillerinde de bunlara ilişkin olarak gerek TCK’da gerekse diğer kanunlarda yer alan güvenlik tedbirleri uygulanır.

Diğer taraftan, Kaçakçılık Kanununda tanımlanan kaçakçılık fiilleri ile kabahatlerin, TCK.m. 204 ilâ 212’de düzenlenen resmi ve özel belgede sahtecilik yapılarak işlenmesi hâlinde, içtima kuralı uygulanmaz. Fail hakkında, hem Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, hem de Türk Ceza Kanununda düzenlenen ve üst sınırı 12 yıla kadar olan hürriyeti bağlayıcı ceza uygulanır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

UYGULAMAYA KONULAN YENİ BASİTLEŞTİRMELER

  1. TRANSİT REJİMİNE İLİŞKİN BASİTLEŞTİRMELER

1.1. Genel Olarak Transit Rejimi

Serbest dolaşımda bulunmayan eşya ile ihracatla ilgili gümrük işlemleri ta­mamlanmış eşyanın, gümrük gözetimi altında Türkiye gümrük bölgesi için­deki bir noktadan diğerine taşınması esnasında tâbi olduğu hukuki statüye transit rejimi adı verilir. Örneğin, başka bir ülkeye nakil amacıyla Türkiye gümrük bölgesine giren eşyanın, bölgeye girdiği hudut gümrüğünden diğer bir hudut gümrüğüne; serbest dolaşıma sokulmak amacıyla Türkiye gümrük bölgesine giren eşyanın, bölgeye girdiği hudut gümrüğünden bir iç güm­rüğe; eşyanın bir iç gümrükten diğer bir iç gümrüğe nakli veya ihracatla il­gili gümrük işlemleri bir gümrükte tamamlanmış olan eşyanın bu gümrükten diğer bir gümrüğe nakli transit rejimi hükümleri altında gerçekleştirilir (GK.m. 84).

Bu durumda, Türkiye gümrük bölgesine getirilerek ithalat vergileri öden­memiş ve ticaret politikası önlemlerine tâbi tutulmamış serbest dolaşımda bulunmayan eşyanın yanında, ihracat gümrük işlemleri tamamlanmış eşya­nın; Türkiye gümrük bölgesi içinde bir noktadan diğer bir noktaya taşınması transit rejimi altında gerçekleştirilir. Söz konusu taşıma gümrük gözetimi altında yapılır. Özellikle belirtmek gerekir ki, ihracat, hariçte işleme, transit veya antrepo rejimi için beyan edilen serbest dolaşımda bulunan eşya, güm­rüğe verilen beyannamenin tescilinden itibaren Türkiye gümrük bölgesinden çıkıncaya veya imha edilinceye ya da gümrük beyannamesi iptal edilinceye kadar gümrük gözetimi altında kaldığından; serbest dolaşımda bulunan ihra­cat eşyası, ihracat beyannamesinin gümrük idaresine verildiği andan itibaren gümrük gözetimi altında olup, bu eşyanın transit rejimi altında sevk edil­mesi hâlinde de, Türkiye gümrük bölgesini terk edinceye değin gümrük göze­timi devam eder (m. 58).

Gümrük gözetimi deyimi, gümrük mevzuatına ve gereken hallerde gümrük gözetimi altındaki eşyaya uygulanacak diğer hükümlere uyulmasını sağla­mak üzere gümrük idareleri tarafından genel olarak uygulanan işlemleri ifade eder (GK.m. 3/12). Türkiye gümrük bölgesine giren eşya ve taşıtlar ile Türkiye gümrük bölgesinden çıkacak olan eşya ve taşıtlar, kanunun ön gör­düğü koşullar yerine getirilinceye değin gümrük idaresinin gözetimi altında olup, söz konusu gözetim durumu, eşya ve taşıtların idarece yapılacak olan gümrük kontrolünü de beraberinde getirir. Gümrük idaresi, gözetimi altın­daki eşya ve taşıtlar üzerinde her an kontrol ve denetim yetkisine sahiptir. Böylelikle, idarenin kontrol ve denetimi altında bulunan eşya ve taşıtlara, idarece uygulanan işlemler bütününe gümrük gözetimi adı verilir. Transit rejimi altında, Türkiye gümrük bölgesi içinde bir noktadan diğer bir noktaya sevk edilen eşyanın rejim hükümlerine uygun olarak varış gümrüğüne tes­limi üzerine transit rejimi ibra edilir. Transit rejiminin ibra edilmiş olması, gümrük gözetiminin sona ermesi sonucunu doğurmaz. Söz konusu eşya gümrük statüleri belirleninceye, serbest dolaşımda olmayan eşya ise gümrük statüleri değişinceye ya da serbest bölgeye girinceye yahut yeniden ihraç veya imha edilinceye değin gümrüğün gözetimi altında kalır (m. 36). Yani, eşyanın gümrük gözetiminin sona ermesi sonucunu doğuran bir gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanıma tâbi tutulması gerekir. Bu işlem veya kulla­nım şekilleri de, eşyanın rejim kapsamında sevk edildiği gümrük ida­resi aracılığıyla Türkiye gümrük bölgesini terk etmesi olabileceği gibi, ser­best dolaşımda bulunmayan eşya statüsünün değişmesi sonucunu doğuran serbest dolaşıma giriş rejimi kapsamında ithalidir. Her ne kadar, Gümrük Kanunu tatbikatında şartlı muafiyet düzenlemelerine tâbi tutulan eşya ser­best dolaşıma girmiş addedilse de, rejim hükümleri sonlandırılıncaya değin söz konusu eşya gümrük gözetimi altında bulunduğundan, eşyanın gümrük statüsünün değişmesi gümrük gözetimini sona erdirmez.

1.2. Ortak Transit Rejimi

Avrupa Topluluğu ile EFTA ülkeleri[11] arasında, eşya ticaretinin basitleştiril­mesi kapsamında, 9 Nisan 1984 tarihinde Lüksenburg’da Ortak Transit Re­jimine İlişkin Sözleşme akdedilmiştir. Bilahare, 27.08.1987 tarihinde söz­leşmede düzeltmeler yapılmıştır. Sözleşmede, Avrupa Toplulukları Genel Sekreterliğinin daveti üzerine üçüncü bir ülkenin sözleşmeye katılımı müm­kün kılınmıştır (m. 15a). 22.06.2012 tarihli, 6333 sayılı Kanunla Tür­kiye’nin beyanda bulunmak suretiyle sözleşmeye katılması uygun bulun­muş, 2012/3686 sayılı KHK[12] ile de sözleşmeye beyanda bulunmak suretiyle katılmamız kararlaştırılmıştır. Bu arada, 2011 yılında Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılan Ortak Transit Yönetmeliği[13] yürürlüğe konularak güm­rük idarelerinin sisteme katılıma hazırlanması için çalışmalar başlatıl­mıştır. Bilahare, 07.02.2013 tarihinde Ortak Transit Yönetmeliği yürürlük­ten kaldırılarak, aynı tarihli yönetmelik değişikliği ile ortak transite ilişkin hükümler Gümrük Yönetmeliği kapsamına alınmıştır.[14]

Ortak transit rejiminin amacı, Ortak Transit Sözleşmesine taraf AB veya EFTA ülkeleri ile Türkiye’de açılan bir transit beyannamesinin, verilen te­minatın ve tanınan basitleştirmelerin sözleşmeye taraf diğer ülkelerde de geçerli olması ve bu ülkeye girişte ayrıca bir transit beyanına gerek kalma­dan ortak transit işleminin kesintisiz bir şekilde tamamlanmasıdır. Bu ne­denle, ortak transit rejimi, transit eşyasının işlemlerinin hızlandırılmasını ve basitleştirilmesini sağlayan, dolayısıyla ticaret erbabının zaman kaybetme­sini önleyerek maliyetlerin düşmesini amaçlayan bir sistemdir. Ortak transit rejiminin amacı işlemleri hızlandırmak ve basitleştirmek olduğundan, siste­min kâğıtsız beyan yöntemiyle işlemesi de ön görülmüştür. Bu nedenle, 1990’lı yıllarda başlatılan elektronikleşme çalışmaları sonucunda 2005 yı­lında tüm taraf ülkelerin ortak transit işlemlerinde transit beyannamesinin 1, 4 ve 5 no’lu nüshalarının kullanımına son vermeleri ve NTCS’nin (Yeni Bilgi­sayarlı Transit Sistemi) kullanılması zorunlu hâle gelmiştir. NTCS, tran­sit beyanının sunulmasından rejimin ibra edilmesine kadarki her aşama­nın tamamen elektronik ortamda gerçekleştirildiği, gerek gümrük idareleri arasındaki gerekse gümrük idareleri ile ticaret erbabı arasındaki iletişimin elektronik mesajlarla sağlandığı ve bu şekilde güvenilir ticaret erbabı için önemli basitleştirmelerin uygulandığı bir programdır.[15]

NTCS üzerinden sözleşmeye taraf bir ülkede başlatılan transit işleminin, transitin sürdürüleceği veya sona erdirileceği sözleşmeye taraf ülkelerdeki NTCS ağından kontrolü veya sorgulanması mümkün bulunmaktadır. Bu sa­yede, işlemlerin kontrolü daha sağlıklı ve hızlı bir şekilde yapılabilmektedir. Bunun yanında, eşyanın sevk edildiği ülkede verilen teminat bütün yol boyu hareket/giriş ve varış/çıkış gümrük idareleri bakımından geçerli olmaktadır. Ortak transit uygulaması ile getirilmiş olan en önemli yenilikler bunlardır. Ayrıca, normal transitte uygulanan kapsamlı teminat ve teminattan vazgeçme uygulamaları gibi basitleştirmeler ortak transit rejiminde de uygulanır.

Ortak Transit Rejiminin Türkiye gümrük bölgesi sınırlarını da aşan bir şekilde uluslararası bir boyut taşıması nedeniyle, bu rejimin Gümrük Yönetmeliği kapsamına alınması ile transit rejiminde ortak transit ve ulusal transit olmak üzere ikili bir ayrıma gidilmiştir. Yukarıda açıklanan ve Türkiye gümrük bölgesi içinde başlayıp sona eren normal transit işlemleri “ulusal transit” olarak tanımlanmıştır (GY.m. 213).

1.3. Ortak Transitte Teminat Uygulamasının Ulusal Transitten Farkları

Ulusal transitte olduğu gibi, ortak transit rejimi altında taşınan eşya ile ilgili doğabilecek gümrük vergileri ve diğer amme alacaklarına karşılık olarak da, asıl sorumlunun[16] hareket gümrük idaresine teminat vermesi gerekir. Ulusal transit rejiminde verilen teminat, eşyanın Türkiye gümrük bölgesi içinde bir gümrük idaresinden diğer bir gümrük idaresine taşınması esnasında oluşması muhtemel risklere karşı verilmesine rağmen; ortak transitte eşyanın gönderildiği ülkedeki hareket gümrük idaresine verilen teminat sözleşmeye üye bütün ülkelerde yani Türkiye, AB ve EFTA ülkelerinde geçerlidir. Bu bakımdan, ortak transitte verilen teminat belgesi, tıpkı TIR karnesi himayesinde yapılan taşımada olduğu gibi, eşyanın hareket gümrük idaresinden varış gümrük idaresine kadar sözleşmeye üye ülkeler arasında teminat altında taşınmasını sağlar.

6183 sayılı AATUHK.m. 10’a göre teminat olarak kabul edilen nakit, banka teminat mektupları, hazine tahvil ve bonoları, Merkez Bankasınca kabul edilen dövizlerin yanında, teminat mektubu vermeye yetkili banka ve finans kuruluşları ile taşımacılık sektörünün temsilcisi konumundaki oda, dernek veya birliklerin kefaleti kabul edilebilir. Örneğin, ülkemiz uygulamasında UND’yi kefaleti kabul edilen kuruluşlar arasında sayabiliriz. Kefil ve asıl sorumlu, aynı kişi olamaz. Örneğin, taşımacılık sektöründe faaliyet gösteren bir birlik veya şirketin kefaleti Bakanlıkça kabul edilmiş ve ayrıca bu şirket veya birlik tüzel kişiliği adına kayıtlı taşıtlar ile uluslararası taşımacılık yapılmakta ise, bunlar tüzel kişilikleri adına kayıtlı taşıtlar için kefil olamazlar. Aksi durum, kefil ile asıl sorumlunun aynı kişi olması sonucunu doğurur. Kefil ile asıl sorumlu arasında ana firma bağlı firma ilişkisi varsa, bağlı firmanın ana firmadan ayrı bir tüzel kişiliği olmalıdır. Yani, bu durumda, taşıtların bağlı firma adına kayıtlı olması gerekir.

Kefilin yükümlülüğü, taahhüdünün teminat idaresince kabul edilmesine dayanır ve hareket gümrük idaresinin eşyayı bu teminat kapsamında serbest bıraktığı tarihte başlar. Kefilin yükümlülüğü, teminat belgesinde belirtilen maksimum tutarla sınırlıdır. Taahhüt, teminat altına alınan tutarla sınırlı olmak üzere, sonradan kontrolden sonra ödenmesi gereken ithalat ve ihracat vergileri tutarını da kapsar. Diğer bir ifade ile idarece yapılan sonradan kontrol sonucunda, transit beyannamesine göre alınması gereken vergilerden daha fazla vergi alınması gerektiği tespit edilirse, kefil kuruluş bu vergilerden de sorumludur. İdare, maksimum tutarı aşan miktarı asıl sorumludan isteyebilir. Teminat kefil tarafından teminat idaresine verildiğinde; asıl sorumluya teminatın kullanılması ve kefilin her bir taahhüdünün belirlenmesi için bir teminat referans numarası ve bununla ilişkili sisteme erişim şifresi verilir. Asıl sorumlu teminatın yeterlilik durumunu bu şekilde sistemden takip eder ve veri girişini de bu şifreyi kullanarak gerçekleştirir.

Hava, demir ve denizyolunun yanında boru hattıyla yapılan taşımalarda teminat aranmaz (GK.m. 85/1). Fakat, basitleştirilmiş usul kapsamında havayolu ile taşınan eşyanın, taşımanın bir kısmında karayoluyla da taşınması durumunda teminat verilmesi gerekir. Örneğin, Almanya’ya ihraç edilmek üzere Türkiye’deki bir iç gümrükten karayoluyla Atatürk Havalimanı Gümrüğüne sevk edilen ve bu gümrükten sevk edilerek Almanya’daki bir havalimanına boşaltılıp buradan da yine karayoluyla bir başka gümrüğe sevk edilen eşyanın karayoluyla taşınan kısmına ilişkin olarak; Türkiye’deki hareket gümrük idaresine teminat verilmesi gerekir. Fakat, bu nev’i bir taşımacılıkta, bireysel teminatta teminatı veren asıl sorumlunun veya kapsamlı teminatta kefil kuruluşun sorumluluğu, eşyanın karayoluyla taşınan kısmında oluşan risklere ilişkindir. Basitleştirilmiş usul kapsamında havayoluyla taşınan eşya için teminat aranmadığından, eşyanın havayoluyla taşınan kısmında oluşan risklere ilişkin olarak, tahakkuk ettirilen gümrük vergilerine karşılık kefil kuruluşun sorumluluğu bulunmamaktadır.

1.4. Transit Rejiminde İşlemlerin Basitleştirilmesi

1.4.1. Genel Olarak

Transit rejiminde, rejim hükümlerinin ihlâli hâlinde tahakkuk edebilecek gümrük vergilerinin ödenmesi konusunda belirli güvenilirlik ve mali yeterliliğe sahip olduğunu kanıtlayan asıl sorumlu lehine işlemler basitleştirilebilir. Başlıca basitleştirme işlemi, GK.m. 85’de düzenlenen kapsamlı teminat uygulamasıdır. Basitleştirmeye ilişkin izinlerin verilebileceği gerçek veya tüzel kişi asıl sorumluların Türkiye gümrük bölgesinde yerleşik olmaları gerekir (GK.m. 85/3). Türkiye gümrük bölgesinde yerleşik kişi; bölgede kanuni ikametgâhı olan bütün gerçek ve tüzel kişiler ile bölgede kayıtlı işyeri, kanuni iş merkezi veya şubesi bulunan bütün tüzel kişi ve kişiler ortaklıklarını da kapsadığından; kapsamlı teminat uygulamasından yararlanma izni, kanuni iş merkezi Türkiye gümrük bölgesinde olmayan fakat bölgede şube veya işyeri açmış olan kişilere de verilebilir. Örneğin, merkezi Almanya’da bulunan fakat Türkiye’de şube açmış olan ve her iki ülke arasında transit taşımacılık yapan bir firmaya bu izin verilebilir.

Kapsamlı teminat izni verilebilecek asıl sorumlu hakkında; bir önceki ve başvurunun yapıldığı takvim yılı içinde toplam işlem hacminin belirli oranında veya belirli sayıda vergi kaybından kaynaklanan para cezası veya usulsüzlük cezası uygulanmamış ve bu cezaların da kesinleşmemiş olması gerekir. Bunun yanında, asıl sorumlunun vergi mevzuatı uyarınca kesinleşmiş vergi borcu bulunmamalı, gerçek kişi veya tüzel kişi yönetim organı üyeleri ile temsile yetkili kişiler belirli suçlardan hüküm giymemiş olmalı, başkası nam ve hesabına yani doğrudan temsilci sıfatıyla hareket etmemeli ve belirli sayıda işlem hacmine sahip olmasının yanında kayıtlarını yetkili makamların kontrolüne imkân sağlayacak düzende tutması gerekir. Ayrıca, kapsamlı teminat başvurusunda bulunan asıl sorumlunun, bunlara ilaveten güvenilirlik ve mali yeterlilik gibi özel şartlara sahip olması gerekir (GK.m. 85, GY.m. 224). Söz konusu izin Gümrükler Genel Müdürlüğünce verilir.

1.4.2. Basitleştirme Çeşitleri

1.4.2.1. Kapsamlı Teminat

Kapsamlı teminat, birden fazla transit işlemi için verilen teminattır. Bu uygulama, genel olarak birden fazla araçla transit taşımacılık yapan taşıma şirketleri için getirilmiş bir kolaylıktır. Asıl sorumlu beyan sahibi, özellikle karayolu taşımacılığında her bir araç konusu işlem için teminat mektubu verme yerine, bütün işlemlerini kapsayacak şekilde bir teminat mektubu verir. Kapsamlı teminat mektubu, Gümrükler Genel Müdürlüğüne verilir ve bu uygulamada teminat idaresi[17] hareket gümrük idaresi yerine Gümrükler Genel Müdürlüğüdür. Teminat idaresi, başvuru sahibi asıl sorumlunun talebine göre yeterli adette kapsamlı teminat sertifikası veya teminattan vazgeçme sertifikası düzenleyerek bunları asıl sorumluya verir. Asıl sorumlu, teminat sertifikalarını hareket gümrük idarelerine ibraz eder ve idareler de buna dayanarak işlem yapar. Ancak, teminata ilişkin verilerin teminat idaresince (Gümrükler Genel Müdürlüğü) hareket gümrük idaresine bilgisayar veri işleme tekniği yoluyla intikal ettirilmesi durumunda, sertifikanın asıl sorumlu tarafından hareket gümrük idaresine ibrazına gerek bulunmamaktadır. Sertifikanın geçerlilik süresi en fazla iki yıl olup bu sürenin en fazla iki yıla kadar uzatılması mümkündür. Teminat idaresi, riskli eşyanın transit taşımacılığında kapsamlı teminat uygulamasını yasaklayabilir. Bu durumda, yalnızca riskli eşyaya konu işlem için bireysel teminat verilmesi gerekir. Asıl sorumlunun, riskli eşya için ayrı bir kapsamlı teminat sertifikası talep etme hakkı vardır. Fakat, riskli eşya için teminattan vazgeçme sertifikası düzenlenmez.

Kapsamlı teminat tutarı, hesaplanmış referans tutar yöntemiyle belirlenir. Bu tutar, asıl sorumlu ile teminat idaresinin ortak çalışması sonucunda tayin edilir. Referans tutarın hesabında, kural olarak asıl sorumlunun geçmiş bir yıl içindeki transit işlemlerine konu eşyaya isabet eden gümrük vergilerinin bir haftalık ortalaması esas alınır. Bunun yanında, asıl sorumlunun ileride taşımayı planladığı eşya da referans tutarın belirlenmesinde dikkate alınır. Asıl sorumlu, gerekli ticari defter ve belgelerini teminat idaresine ibraz eder. Yapılan çalışma sonucunda, bir haftalık transit işlemine konu ve asıl sorumlunun taşıdığı benzer eşyaya isabet eden vergilerin tercihli tarife oranları dikkate alınmaksızın hesaplanması suretiyle tespit edilen tutar teminat tutarı olarak kabul edilir. Asıl sorumlu, bir çizelgeyle referans tutarın takibini yapar ve söz konusu çizelgeyi üçer aylık dönemler hâlinde teminat idaresine ibraz etmesi gerekir. Referans tutarın takibinde, aynı anda başlatılmış, fakat henüz sonlandırılmamış transit işlemlerine konu eşyaya ilişkin tahakkuk edebilecek vergiler toplamı esas alınır. Örneğin, referans tutar 1.000.000.- TL olarak belirlenmiş ise, belirli bir tarihte başlamış fakat henüz sonlandırılmamış transite konu eşyaya ait vergiler toplamının bu tutarı aşmaması gerekir. Sonlandırılmış olan transit işlemine konu eşyaya ait vergiler referans tutardan indirilir. Eşyanın rejim hükümlerine uygun olarak varış gümrüğüne ulaştırılması üzerine rejimin sonlandırma işlemi gerçekleştiğinden, söz konusu indirimin yapılabilmesi için rejimin ibrazı gerekli değildir. Ayrıca, asıl sorumlunun henüz sonlandırılmamış transit işlemleri kapsamındaki eşya ile ilgili olarak tahakkuk edebilecek gümrük vergileri toplam tutarının referans tutarı aşmamasını sağlaması; aşacak olması durumunda teminat idaresine bilgi vermesi gerekir. Asıl sorumlunun kayıtlarının referans tutarın aşıldığını göstermesi hâlinde, söz konusu kapsamlı teminatı kullanarak başka bir transit işlemi başlatamaz. Bu durumda, asıl sorumlu başka bir teminat veya bireysel teminat kullanabilir ya da referans tutarın yeniden hesaplanarak ek teminat vermek amacıyla teminat idaresine başvurması gerekir (GY.m. 228-230).

1.4.2.2. Kapsamlı Teminattan Vazgeçme

Kapsamlı teminattan vazgeçme sertifikası; transit taşımacılık işini belirli bir süreyle ve belirli bir işlem sayısında yaptığını gösteren yeterli deneyiminin ve mali yeterliliğinin bağımsız denetim raporu ile kanıtlanması, kesinleşmiş gümrük vergi ve ceza borcunun bulunmaması, toplam işlem hacminin belirli oranlarını aşan miktarda gümrük vergi cezası ve usulsüzlük cezasının bulunmaması, transit taşıma işlemlerini iyi bir yönetim altında yürütmesi ve yetkili gümrük makamlarının etkin denetim yapabilmesi ile referans tutarın tâkibi konusunda yetkili makamlarla yakın işbirliği içinde bulunma şartlarının tamamını birlikte sahip olan asıl sorumluya verilir (GY.m. 228). Kapsamlı teminattan vazgeçme sertifikası düzenlenen sertifika hamilinden her hangi bir teminat alınmaz. Fakat, riskli eşya için teminattan vazgeçme uygulaması yapılamaz (GK.m. 85/5)).

1.4.3. Kapsamlı Teminatın Geçici Olarak Yasaklanması ve İznin İptali

Kapsamlı teminat veya indirimli teminat uygulamasını sağlayan koşullardan bir veya bir kaçının ortadan kalkması ya da uygulamanın sürdürülmesinin kaçakçılık gibi belirli risklerin meydana gelmesine neden olacağının anlaşılması hâlinde, teminat idaresi gerek kapsamlı teminat veya indirimli tutarda kapsamlı teminat ya da teminattan vazgeçme uygulamasına geçici olarak son verebilir (GK.m. 85/6). Sertifika sahibi asıl sorumlu dışındaki kişiler tarafından işlenen büyük ölçekli kaçakçılık olaylarının vuku buluyor olması veya bu fiillerin organize şekilde işlemesi veya riskli eşyaya ilişkin usulsüz rejim dışı fiillerin mevcut olması hâllerinde, teminat idaresi; tam kapsamlı, indirimli tutarda kapsamlı veya teminattan vazgeçme uygulamasını geçici olarak yasaklayabilir. Yasaklama kararı, on iki ay yürürlükte kalır. İdare tarafından, on iki aylık sürenin dolmasından önce yasaklama uygulamasının yürürlükten kaldırılması; riskli eşya için verilen geçici yasaklama uygulamasının da uzatılması mümkündür. Geçici süreyle yasaklama, sertifika hamili asıl sorumlunun fiilinden kaynaklanmamış olmalıdır. Eğer ki, sertifika hamilinin rejim hükümlerinin ihlâline yönelik fiili sonucunda yasaklama kararının alınması söz konusu ise, bu durumda ihlâl eden asıl sorumlu hakkında teminat idaresince geçici yasaklama kararı yerine, iznin iptaline karar verilir.

Referans tutarın aşılıp aşılmadığının takibinin asıl sorumlu tarafından yapılması gerektiğinden, referans tutarın aşılması hâlinde durumun asıl sorumlu tarafından teminat idaresine bildirilmesi gerekir. Asıl sorumlunun henüz sonlandırılmamış transit işlemlerine konu eşyaya ait tahakkuku muhtemel gümrük vergilerinin referans tutarı aşacağının ve bu durumun süreklilik göstereceğinin bildirilmesi hâlinde, teminat idaresince referans tutar yeniden belirlenir. Asıl sorumlunun gelecekteki işlemlerinin referans tutarı aşacağının bildirilmesi hâlinde de, teminat idaresi izinde değişiklik yapar. Fakat, asıl sorumlunun referans tutarın aşıldığını bildirmemesi hâlinde ise, teminat idaresi kapsamlı teminat iznini iptal edebilir.

1.5. Rejime Konu Eşyada Beyana Aykırılık Hâlleri

1.5.1. Teminata Bağlanmayan Eşyanın Eksik Çıkması

GK.m. 85/1’e göre; yönetmelikle belirlenecek hâller dışında, deniz, hava ve demiryolunun yanında, boru hattıyla yapılan transit taşımacılıkta teminat aranmaz. Demiryolu ile transit olarak taşınan riskli eşya,[18] mevcut uygulamada bu kuraldan müstesna tutulan tek eşyayı oluşturur (GY.m. 214). Riskli eşya dışında kalan ve transit taşımacılıkta teminat aranmayan yukarıdaki taşıma şekillerinden biri ile taşınan eşyanın, hareket gümrük idaresindeki tespiti veya beyanına nazaran varış gümrük idaresine noksan teslim edildiğinin tespiti hâlinde, GK.m. 237’de düzenlenen özet beyan noksanlık takibatına ilişkin işlemler uygulanır (GY.m. 275).

Varış gümrük idaresince tespit edilen özet beyan eksikliği, özet beyanı veren taşıyıcıya bildirilir (GY.m. 75/4). Bildirimde, idarece belirlenen süre içinde taşıyıcının söz konusu eksikliğin nedenini belgeleriyle birlikte açıklaması istenir. Özet beyan eksikliği konusu eşyanın kaplarının mahrecinden yüklenmediği veya yanlışlıkla başka bir yere çıkartıldığı veya kaza ve avarya sonucunda yok olduğu ya da çalınmış bulunduğu, gümrük idaresince belirlenecek süre içinde taşıyıcısı tarafından kanıtlanırsa, özet beyan eksiklik takibatı idarece kaldırılır (GK.m. 237/1).

Kanun, taşıyıcıya yapılacak bildirim üzerine, özet beyan eksikliğinin belirtilen makul nedenlerden kaynaklandığının taşıyıcı tarafından kanıtlanmasını, belirli bir süre ile sınırlandırmamıştır. Taşıyıcıya tanınacak süre, gümrük idaresinin takdirine bırakılmıştır. Bu da, karayolu dışında yapılan söz konusu taşımacılık şekillerinden; deniz veya havayolu taşımacılığında asıl sorumlu ya da taşıyıcının yükleme ve boşaltma liman veya istasyonları ile yazışma vb. işlemleri yapması; boru hattı ile yapılan taşımada da, taşıma konusu petrol, petrol türevi veya gazın Türkiye gümrük bölgesine girişinden varış gümrük idaresi denetimindeki tesise ulaşmasına değin geçen süre veya kat ettiği hat boyunca oluşan noksanlığın tespiti için makul bir süre tanınmasını gerektirir.

Gümrük Yönetmeliği m. 75’de özet beyan eksiklik veya fazlalık takibatlarında, hava ve demiryolu taşımacılığına ilişkin özel düzenlemeler yer almaktadır. Havayolu ile gelen eşyada tespit edilen özet beyan eksikliklerine ilişkin olarak, özet beyanı veren hava yolu şirketince özet beyan eksiği eşyanın başka bir uçakla geldiğinin bildirilmesi ve bu karışıklığın azami on gün içinde gerçekleşmiş olması ve başka bir uçakla gelen söz konusu eşyanın miktar, sayı, kıymet, marka, gönderici, alıcı ve diğer alametleri bakımından özet beyanda kayıtlı eşya olduğunun tespit edilmesi durumunda, idarece özet beyan eksiklik takibatına geçilmez. Demiryolu ile gelen eşyada ise, kapılarındaki mühürlerin sağlam olması koşuluyla ve özet beyan veya yük senetlerine göre eksik çıkan eşyanın kaplarında şüpheli bir durumun bulunmaması hâlinde, Devlet Demiryolları İdaresinin gerekçeli yazısı üzerine, özet beyan eksiklik takibatı kaldırılır.

GK.m. 237/4’e göre, dökme olarak gelen eşyaya ait özet beyan eksiklikleri hakkında, eksikliğin Bakanlar Kurulunca belirlenen oranlar içinde kalması hâlinde, özet beyan eksiklik takibatı yapılmaz. Ancak Bakanlar Kurulunca belirlenen oranların % 3’ü aşmaması gerekir. Bu oran, doğalgaz ürünlerinde boru hatları ile taşınarak ithal edilecek eşya hariç % 4’ü aşmayacak şekilde uygulanır. Bu durumda, boru hatları ile taşınan doğalgaz ürünleri için azami fire oranı % 3 olarak uygulanmalıdır. Gümrük Kanununun verdiği bu yetkiye dayanarak 2009/15481 sayılı KHK’nin 131’inci maddesi ile belirlenen ve KHK’nin 13 no’lu eki listede bazı dökme eşyanın eksiklik ve fazlalık oranları yer almaktadır. Örneğin, listenin birinci sırasındaki 2707.10 tarife pozisyonunda yer alan benzol (benzen) için denizyolu ile taşınanlarda binde 5 karayolu ile taşınanlarda ise en fazla binde 4 özet beyan eksiklik ve fazlalık (fire) oranı tanınmıştır. Özet beyan eksikliğinin bu oranlar içinde kalması hâlinde idarece takibat yapılmaz. Bu oranları aşması durumunda takibat yapılır. Diğer taraftan, KHK’nin 131’inci maddesine göre, listede yer almayan dökme eşyanın taşınmasından ortaya çıkan ve % 3’ü aşmayan farklılıklar için de takibat yapılmaz.

Diğer taraftan, GY.m. 75/7 uyarınca Yönetmeliğin 11 no’lu eki ile KHK eki listede kayıtlı eşyanın da yer aldığı bazı eşya grupları için taşıma şekline veya eşyanın bulunduğu yere göre fire oranları belirlenmiştir. Bu listede, KHK eki listede kayıtlı eşya için belirlenen fire oranları korunmakla birlikte, KHK’dan farklı olarak listeye örneğin deri gibi yeni eşya çeşitleri eklenmiştir. GK.m. 237/4, eksiklik ve fazlalık oranlarını belirleme yetkisini Bakanlar Kuruluna vermiş olmasına rağmen, bu yetki dökme eşya ile sınırlandırılmıştır.

Özet beyan eksikliğinin, gerek 2009/15481 sayılı KHK gerekse Gümrük Yönetmeliği eki listelerle belirlenen fire oranları içinde kalması nedeniyle idarece takibat yapılmayan eşyanın bilahare serbest dolaşıma sokulmak istenmesi hâlinde, gümrük vergileri boşaltma listeleri ile tespit edilen eşya miktarı esas alınarak hesaplanır.

Özet beyan eksikliği konusu eşyanın kaplarının mahrecinden yüklenmediği veya yanlışlıkla başka bir yere çıkartıldığı veya kaza ve avarya sonucunda yok olduğu ya da çalınmış bulunduğu, gümrük idaresince belirlenecek süre içinde kanıtlanamazsa, GK.m. 237/1 uyarınca, taşıyıcı hakkında, eksik çıkan eşyaya isabet eden gümrük vergisi kadar para cezası uygulanır. Cezanın belirlenebilmesi için, öncelikle gümrük vergisinin hesaplanması gerekir. Eşyanın tarife pozisyonu belirlenemiyor ve dolayısıyla gümrük vergisi de hesaplanamıyor ise, eşyanın tarifede dahil olduğu faslın en yüksek vergiye tâbi pozisyonuna göre hesaplanacak gümrük vergisi esas alınır. Örneğin, özet beyan eksiği eşyanın elektronik eşya olduğunu ve idarece eşyanın GTİP’inin belirlenemediğini varsayalım. Bu durumda, elektronik eşyanın tarifede yer aldığı 85’inci fasılda en yüksek vergiye tâbi GTİP’deki vergi oranlarına göre eşyanın vergileri hesaplanır ve bu tutar kadar ceza uygulanır. Hesaplamada, İthalat Rejimi Kararı eki listelerde yer alan gümrük vergisi oranları esas alınır (GY.m. 583/5). Eğer, uygulanacak ceza bu şekilde belirlenemiyor; yani eşyanın tarifede yer aldığı fasıl tespit edilemiyor ise, noksan çıkan her kap için GK.m. 241/1’de yer alan usulsüzlük para cezası uygulanır.

Eşyanın taşıma sorumluluğunu üstlenen ve özet beyan eksikliğine neden olan taşıyıcı, yalnızca para cezalarından sorumludur. İdarece, gümrük vergisi aslı taşıyıcıdan istenemez; bilahare, eşyanın serbest dolaşıma sokulmak istenmesi hâlinde, rejim beyanında bulunan kişiden de istenmesi söz konusu değildir. İdarece yürütülen özet beyan eksiklik takibatı sonuçlanmadan eşyanın serbest dolaşıma sokulmak istenmesi hâlinde ise, takibat sonucunda uygulanacak cezadan taşıyıcı sorumlu olduğundan, gümrük vergileri eşyanın var olan miktarı üzerinden hesaplanarak idarece serbest dolaşıma giriş işlemleri gerçekleştirilir.

Taşıyıcı tarafından gümrüğe sunulan eşya miktarının gümrük idaresince tespit edilmediği ve rejim beyanının belgelerinde kayıtlı miktarlara göre yapıldığı durumlarda, beyan edilen eşyanın belgelerine nazaran eksik olduğunun tespit edilmesi hâlinde, söz konusu miktar farklılığı özet beyan eksikliği olarak kabul edilir (GK.m. 237/5). Örneğin, serbest dolaşıma giriş rejimi kapsamında beyan edilen eşyanın gerek taşıyıcı gerekse beyan sahibi tarafından serbest dolaşıma giriş beyannamesi ekinde ibraz edilen belgelerde kayıtlı miktara nazaran eksik olduğunun tespit edilmesi hâlinde, söz konusu eksikliğe ilişkin olarak gümrük idaresince taşıyıcı nezdinde özet beyan eksiklik takibatına geçilir. Taşıyıcının, söz konusu eksikliğin eşyanın kaplarının mahrecinden yüklenmediği, yanlışlıkla başka bir yere çıkartıldığı veya kaza ve avarya sonucunda yok olduğu ya da çalınmış bulunduğu gibi nedenlerden kaynaklandığını gümrük idaresine kanıtlayamadığı taktirde, taşıyıcı hakkında eksik çıkan eşyaya isabet eden gümrük vergileri kadar para cezası uygulanır. Bunun haricinde, serbest dolaşıma giriş rejimi beyanında bulunan kişi hakkında her hangi bir müeyyide uygulanmaz.

1.5.2. Serbest Dolaşımda Olmayan Eşyada Beyana Aykırılık

1.5.2.1. Eşyanın Beyan Edilen Miktarına Nazaran Eksik Çıkması

Varış gümrük idaresince yapılan muayenesi sonucunda, eşyanın beyannamede belirtilen cinsine uygun olmakla birlikte miktarca noksan olduğu anlaşılırsa, noksanlığa isabet eden gümrük vergileri tahsil edilir. Söz konusu eşyanın yurt dışına çıkarılacak olması hâlinde, Türkiye gümrük bölgesi dışına çıkarılmasına izin verilir. Ancak, Türkiye gümrük bölgesine mühürlü olarak gelen ve hareket gümrük idaresince orijinal mühürleri kontrol edilerek transit beyannamesi kapsamında varış gümrük idaresine sevk edilen eşyanın, varış gümrük idaresince yapılan muayenesi sonucunda mahrecinde veya hareket gümrük idaresince tatbik edilen mühürlerin sağlam olduğu anlaşılmakla ve 8’li bazda GTİP farkı da mevcut olmamakla birlikte, miktarı itibariyle eksik çıkması hâlinde, özet beyan eksiklik takibatına geçilir ve transit beyannamesi kapatılmayarak rejim ibra edilmez. Söz konusu eksikliğin, mahrecindeki eksik veya yanlış yüklemeden kaynaklandığının, deniz yolu ile gelen eşya için 45 gün, diğer yollarla gelen eşya için de 20 gün için de kanıtlanması hâlinde, eksik miktar üzerinden transit rejimi sonlandırılır. Fakat, belirtilen süreler içinde eksikliğin, mahrecindeki eksik yüklemeden kaynaklandığının kanıtlanamaması hâlinde, eşyaya isabet eden gümrük vergileri varış gümrük idaresince tahsil edilerek transit beyannamesi kapatılır ve eşyanın Türkiye gümrük bölgesi dışına çıkarılmasına izin verilir. Bunun yanında, varış gümrük idaresince yapılan muayene sonucunda, transit beyannamesi ile beyan edilen miktara nazaran noksanlık tespit edilmesine karşılık; tespit edilen eşyanın fatura gibi beyanname eki belgelerin yanında, taşıma senedi, dolaşım belgesi, menşe ispat belgesi gibi ibraz edilen belgelere uygun olduğunun tespit edilmesi ve söz konusu eksikliğin beyan hatasından veya yükleme listelerine kap miktarlarının yanlış yazılmasından kaynaklandığının açıkça anlaşılması hâlinde ise, eksik beyanın maddi bir hatadan kaynaklandığının kabulü ile eksik miktar üzerinden transit işleminin sonlandırılması gerekir (GY.m. 249). Fakat, gerek maddi hatadan gerekse mahrecindeki eksik yüklemeden kaynaklanan eksik beyan nedeniyle, beyan sahibi asıl sorumlu hakkında GK.m. 241/1’de ön görülen usulsüzlük para cezası uygulanır.[19]

1.5.2.2. Eşyanın Beyan Edilen Miktarına Nazaran Fazla Çıkması

Transit beyannamesi kapsamında sevk edilen eşyanın varış gümrüğünde yapılan muayenesi sonucunda; cins ve nev’inin aynı, fakat kap adedinin fazla olması hâlinde, fazla çıkan eşya geçici depolama yeri veya antrepoya alınır. Fazla çıkan eşyaya ilişkin husus transit beyannamesi üzerine şerh edilir ve beyanname kapatılır. Ayrıca, beyan sahibi asıl sorumlu hakkında GK.m. 241/1’de ön görülen usulsüzlük para cezası uygulanır.[20] Fazla çıkan eşyanın, mahrecinden yüklenmiş ve taşıyıcının taşıma sorumluluğunu üstlendiği eşyadan olduğunun; denizyolu ile gelen eşyada 45 gün, karayoluyla gelen eşyada da 20 gün içinde varış gümrük idaresine kanıtlanması hâlinde; eşyanın gerek Türkiye gümrük bölgesi dışına çıkarılması gerekse Türkiye gümrük bölgesinde bırakılması amacını taşıyan bir rejim beyanında bulunulmasına izin verilir. Belirtilen süreler içinde, söz konusu eşyanın taşıyıcının taşıma sorumluluğunu üstlendiği mahrecinden yüklenmiş eşya olduğunun kanıtlanamaması hâlinde ise, bu eşya GK.m. 237/3’e göre özet beyan fazlası olarak kabul edilir ve tasfiyeye tâbi tutulur (GK.m. 177/1-l).

1.5.2.3. Eşyanın Beyan Edilen Cinsine Nazaran Farklı Çıkması

Gümrük Yönetmeliği m. 249/2’de; transit rejimi kapsamında sevk edilen eşyanın, varış gümrük idaresinde yapılan muayenesi neticesinde, transit beyannamesinde beyan edilene nazaran 8’li bazda GTİP’inin farklı çıkması hâlinde; kaçakçılıkla mücadele mevzuatına göre işlem yapılacağı ve beyana konu eşyanın gümrük vergilerinin tahsili için hareket gümrük idaresine bildirimde bulunulacağı belirtilmektedir.

Söz konusu düzenleme ile ilgili olarak, öncelikle, transit rejimi kapsamında sevk edilen eşyanın muayenesi sonucunda 8’li bazda GTİP’inde veya cinsinde tespit edilen farklılığın, KMK hükümlerinin ihlâlini oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi gerekir. Transit rejimi kapsamındaki eşyanın cinsi itibariyle farklı beyan edilmiş olması, gerek kaçakçılık fiillerinin tanımlandığı KMK.m. 3’de gerekse Kanunun bütünü içinde kaçakçılık fiilleri arasında sayılmamıştır. KMK; serbest dolaşımda bulunmayan transit eşyanın rejim hükümlerine aykırı olarak Türkiye gümrük bölgesinde bırakılmasını kaçakçılık suçu olarak kabul etmiştir (m. 3/3). Bunun dışında, Kanunda, Türkiye gümrük bölgesinde transit olarak taşınan eşyaya ilişkin olarak tanımlanmış bir kaçakçılık fiili yer almamaktadır. Dolayısıyla, transit eşyanın cinsi itibariyle yanlış beyanı KMK’nin konusunu oluşturmadığından, 8’li bazda GTİP’i yanlış beyan edilen eşyaya ilişkin olarak KMK hükümlerinin uygulanacağını ön gören GY.m. 249/2 hükmü, yersiz ve KMK hükümlerine de aykırıdır. Çünkü, işlenen fiilin Ceza Hukukunda kaynak değerini haiz bir metinde daha önce tarif edilmiş ve işlenen fiilin de bu tarife uygun olması gerekir.[21] Burada, Ceza Hukukuna kaynak oluşturan metin KMK hükümleri olup, KMK’de fiil suç olarak tanımlanmamıştır. Ayrıca, suçta ve cezada kanunilik ilkesini tanımlayan TCK.m. 2’ye göre de, kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez; kanunda yazılı cezalardan başka bir cezaya da hükmolunamaz. İdarenin düzenleyici işlemleriyle de suç ve ceza konulamaz. İdarenin düzenleyici işlemi niteliğinde olan Gümrük Yönetmeliğinin 249’uncu maddesi ile varış gümrük idaresince tespit edilen GTİP farklılığı nedeniyle KMK hükümlerinin uygulanacağının belirtilmesi, idarenin kanunda suç olarak tanımlanmamış bir fiil nedeniyle işlem yapması sonucunu doğurur. Her ne kadar, KMK hükümlerini ihlâl eden fiil nedeniyle nihai karar Cumhuriyet Savcısı veya ceza yargısı tarafından verilecek ise de, idarenin hukuka uygun olmayan işlemi sonucunda kişilerin zarara uğraması kuvvetle muhtemeldir.

Bunun yanında, transit rejimi kapsamında sevk edilen eşyanın, varış gümrük idaresince yapılan muayenesi sonucunda, transit beyannamesi ile beyan edilene nazaran cinsinin farklı olduğunun tespiti hâlinde; söz konusu fiile ilişkin olarak GK.m. 237’de de her hangi bir yaptırıma yer verilmemiştir. Bu fiile ilişkin olarak GK.m. 234’de düzenlenen cezalardan birinin uygulanması da mümkün olmadığına göre, söz konusu yanlış beyanın usulsüzlüğe ilişkin fiiller kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Bu durumda, varış gümrük idaresince GK.m. 241/1’de ön görülen usulsüzlük cezasının uygulanması ile yetinilmelidir. Ki, fıkrada ön görülen usulsüzlük cezasının uygulanmasını gerektiren fiillerin sayıldığı Gümrük Yönetmeliğinin 82 no’lu ekinde “transit beyannamesi kapsamında sevk edilen eşyanın varış gümrüğünde yapılan muayenesinde cins ve nev’inin aynı miktarında fazlalık çıkması” yönündeki fiil de yer almaktadır. Bu durumda, beyan ile muayene sonucunda tespit edilen eşyanın miktarında her hangi bir farklılık bulunmamasına rağmen, cins ve nev’inde farklılık bulunmakta ise, fıkrada yer alan usulsüzlük cezasının uygulanması ile yetinilerek, GY.m. 249/2 hükmü uygulanmamalıdır.

  1. DİĞER BASİTLEŞTİRMELER

2.1. Genel Açıklama

Ülkemizin uluslararası dış ticaret hacminin artışı ve buna paralel olarak gümrük işlemlerindeki artış, ülkeye giren ve ülkeden çıkan eşyanın tamamının gümrük kontrolüne tâbi tutulmasını olanaksız kılmaktadır. Bunun yanında, ticaretin önündeki engellerin kaldırılması amacını taşıyan ve gümrük tarifelerinin indirilmesine yol açan uluslararası anlaşmalar veya imzalanan ikili ya da çok taraflı gümrük birliği ve tercihli tarife anlaşmaları sonucunda da, eşyanın sıkı gümrük kontrollerine tâbi tutulmasına artık ihtiyaç bulunmamaktadır. Gümrük kontrollerinin azaltılması, Türkiye’nin AB ile akdettiği Gümrük Birliği Antlaşmasının 01.01.1996 tarihinde yürürlüğe konulması ile hız kazanmıştır. 4458 sayılı Gümrük Kanununda da bunun hukuki alt yapısı hazırlanmıştır. Artık, bilgisayar sistemi üzerinden beyan edilen eşyanın çok az bir kısmı fiziki kontrole tâbi tutulmaktadır. Geri kalanında da, belge kontrolü, hatta belge kontrolü de yapılmadan gümrük işlemi tamamlanmaktadır. Eşyanın gümrük kontrolünün esnetilmesinde esas alınacak kriterler, rastgele yöntemlerle belirlenmemektedir. Eşyanın menşei, cinsi veya yükümlünün güvenirliliği gibi önceden tespit edilen risk kriterlerine göre, eşyanın gümrük kontrolü yöntemi belirlenmektedir. Örneğin, güvenilir yükümlü tarafından Türkiye gümrük bölgesine getirilen eşya, her hangi bir gümrük kontrolüne tâbi tutulmadan sahibine teslim edilmekte ve teslimden sonra sonradan kontrole tâbi tutulabilmektedir. Bunun yanında, yine güvenilir yükümlünün eşyasının gümrük beyanı ve gümrük denetimine sunulması aşamalarında işlemler basitleştirilmekte ve yükümlü pek çok bürokratik işlem veya formaliteyi ertelenmiş olarak yerine getirmekte; ya da gümrük işlemlerinin yerine getirilmesinin zorunlu kıldığı maliyetlerden kurtulmaktadır. Örneğin, yetkilendirilmiş yükümlü Türkiye gümrük bölgesine getirdiği eşyayı, antrepo veya geçici depolama yeri gibi gümrükçe izin verilen yere koymadan; yine gümrükçe izin verilen, örneğin fabrika sahasına boşaltabilmekte ve eşyanın gümrük beyanı ile gümrük kontrolünün burada yapılması mümkün bulunmaktadır. Güvenilir yükümlü için gümrük işlem veya formalitelerinin azaltılması ya da basitleştirilmesi, onun ticari veya sınaı̂ işlerini daha hızlı yürütebilmesine yardımcı olma amacı gütmekte ve bütün bu uygulamalar GATT’ın ön gördüğü ticaretin önündeki engellerin kaldırılması amacına hizmet etmektedir.

2.2. Onaylanmış Kişi Statüsü

2.2.1. Genel Açıklama

Gümrük işlemlerinin basitleştirilmesi kapsamında, basitleştirilmiş usul ve uygulamalardan yararlanmak isteyen Türkiye gümrük bölgesinde yerleşik kişilere onaylanmış kişi statüsü belgesi verilir (GY.m. 22). Belge sahibi, verilen belgenin sınıfına göre uygulamaya konulan pek çok kolaylıktan faydalanır. Örneğin, belge sahibinin eşyası genellikle hiç bir gümrük kontrolüne tâbi tutulmadan sahibine teslim edilir. Ancak, eşyanın gümrük kontrolüne tâbi tutulmamış olması, teslimden sonra gümrük kontrolüne tâbi tutulmayacağı anlamına gelmemektedir. Eşya ile gümrük beyanına konu belgelerin teslimden sonra sonradan kontrol kapsamında incelenmesi kuvvetle mümkün bulunmaktadır. Diğer bir ifade ile kişinin onaylanmış kişi statü belgesine sahip olması, sürekli olarak gümrük kontrolüne tâbi tutulmayacağı anlamına da gelmemektedir. Şüphe hâli veya rastgele belirlenen risk kriterlerine göre de, idare fiziki kontrol veya belge kontrolü yapabilir.

Onaylanmış kişi statü belgesi almak isteyen kişinin, GY.m. 23’de sayılan koşullara sahip olması gerekir. Örneğin, maddede sayılan suçlardan birinden dolayı hüküm giymemiş ve belirli bir geçmiş dönemde vergi kaybına neden olunan işlemden dolayı ya da bunun dışında hakkında uygulanan para cezası ve usulsüzlük cezasının, ithalat ve ihracata ilişkin gümrük beyannamelerinin sayısına bağlı olarak belirli bir orandan fazla olmaması gerekir. Ancak, belgenin verilmesi, söz konusu cezalara ilişkin olarak idarenin karar vermiş olmasına bağlı olmayıp, cezaların kesinleşmiş olması gerekir. Cezanın kesinleşmesi de, kişinin her hangi bir itirazda bulunmaması ya da cezanın iptali için idari itiraz veya idari yargı yoluna başvurması hâlinde, itirazın veya davanın reddedilmesi üzerine hukuki başvuru yollarının tüketilmiş olmasıdır. Maddede ayrıca, gümrük mevzuatı uyarınca kesinleşmiş vergi ve ceza borcu; vergi mevzuatı uyarınca kesinleşmiş vergi borcu ve kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu bulunmaması şartları da aranmaktadır. Buradaki verginin kesinleşmesi, verginin vadesinde ödenmemiş olmasıdır. Gümrük mevzuatı uyarınca kesinleşmiş ceza borcundan ise, vergi tahakkukundan doğan ceza borcu anlaşılmalıdır. Örneğin, GK.m. 241/1 uyarınca kesilen usulsüzlük cezası bu kapsamda değerlendirilemez. Bütün bu şartlar, kişinin yasalara uygun hareket etmede güvenilir olma gerekliliğinin kanıtlanması amacıyla aranır.

Onaylanmış kişi statü belgesi alabilmek için GY.m. 23’de aranan en önemli şartlardan biri de, belirli gruptaki kişilere tanınan istisnalar hariç başvuru sahibinin imalatçı olma zorunluluğudur. Yani, gümrük mevzuatının tanıdığı basitleştirilmiş işlemlerden yararlanma hakkı, özellikle üretim faaliyetinde bulunan ve bu yolla ülke ekonomisine katkı sağlayan kişilere tanınır. Diğer bir deyimle, yalnızca al-sat tarzında iş gören kişiler bu haktan yararlanamazlar.

Bunun yanında, onaylanmış kişi statü belgesi düzenlenebilmesi için, başvuru sahibinin başvuru tarihinden önceki geçmişinin belirli bir tarih aralığında yönetmelikle belirlenen tutarlarda ihracat ve ithalat yapmış ve belirli sayıda işçi istihdam ediyor olması gerekir. Kişinin yapmış olduğu ihracat ve ithalat tutarları ile istihdam ettiği işçi sayısı dikkate alınmak suretiyle, azalan miktarlara bağlı bir şekilde kademeli olarak A, B ve C sınıfı onaylanmış kişi statü belgesi verilir (GY.m. 24). Her üç belge ile tanınan hak ve yetkiler de sırasıyla azalan bir nitelik taşır. A sınıfı belge sahibi en yüksek derecede hak ve yetkilerle donatılmıştır. A sınıfı belge sahibi, B ve C sınıfı belge sahibinin hak ve yetkilerine de sahiptir. B sınıfı belge sahibi de, C sınıfındakinin hak ve yetkilerine sahiptir. Fakat, C sınıfı B ve A sınıfının, B sınıfı da A sınıfının hak ve yetkilerine sahip değildir (GY.m. 25).

Onaylanmış kişi statüsü belge hamili, gümrük idaresi nezdinde belgenin derecesine bağlı olarak ayrıcalıklı bir konuma sahip olur. Örneğin, bu belgeye sahip olmayan kişinin serbest dolaşıma sokmak istediği eşyayı Gümrük Kanununun genel kuralları çerçevesinde gümrüğe sunması gerekmekte iken, belge sahibinin aynı eşyayı kayıt yoluyla beyan etmesine ve gerektiğinde gümrüğe sunmadan ithal etmesine izin verilebilir. Bu da, kişiyi Gümrük Kanununun ön gördüğü pek çok işlem veya formaliteden kurtaran bir uygulamadır. Hak sahibi, bürokratik işlemlerin yanında, eşyayı gümrük denetimine sunmanın bir sonucu olarak antrepo, liman, bekleme, tahmil, tahliye, yurt içi taşıma gideri gibi malın maliyet unsurları arasında yer alan pek çok giderden de kurtulmuş olur. Ya da, örneğin belirli bir ülke menşeli bir eşyanın ithalatının, daha az vergi ödemek amacıyla yapılan GTİP kaydırması yönünden gümrük idaresince riskli addedildiğini varsayalım. Belge sahibi olmayan yükümlü tarafından ithal edilmek istenilen eşya, gümrük idaresince kullanılan elektronik sistem tarafından fiziki muayene yoluyla gümrük kontrolüne sevk edilmesine rağmen, belge sahibi kişinin eşyasının fiziki muayeneyi içermeyen bir gümrük kontrolüne (belge kontrolü ve mavi hat) sevk edilmesi kuvvetle muhtemeldir; veya beyannameye eklenmesi gereken bazı belgeler beyannameye eklenmeden gümrük beyanında bulunulup, bu belgeler gümrük idaresine daha sonra ibraz edilebilir.

Onaylanmış kişi statü belgesinin geçerlilik süresi iki yıldır (1 sıra no’lu Onaylanmış Kişi Statüsüne İlişkin Gümrük Genel Tebliği m. 13).[22] Belgenin askıya alınması veya belgenin iptali koşulları ise, genel olarak başvuru şartlarının kaybedilme ihtimali olması veya başvuru şarlarının kaybedilmiş olmasıdır (GY.m. 26).

2.2.2. Onaylanmış Kişi Statüsünün Sağladığı Temel Kolaylıklar

Eksik beyan, gümrük idaresinin düzenleyici işlemiyle; gümrük beyannamesine eklenmesi gereken bazı belgelerin eklenmemesi, beyannameye kaydedilmesi gereken bazı bilgilerin yazılmaması veya beyanname yerine eşyanın ilgili gümrük rejimine tâbi tutulması talebini de içeren ticari veya idari bir belgenin verilmesine izin verilmek suretiyle gümrük işlem veya formalitelerinin basitleştirilmesidir.

Eksik beyan yoluyla, Gümrük Kanunu hükümleri uyarınca gümrük beyanının tamamlayıcı unsurlarından olan bazı işlem veya formaliteler, gümrük beyanı esnasında geçici olarak askıya alınır. Eksik beyan yetkisi, onaylanmış kişi statü belgesi ile yetkilendirilmiş yükümlü sertifikasına sahip kişilere tanınır (GY.m. 140). Kanun koyucu, bu uygulamaya izin vererek dürüst, güvenilir veya kanunun sağladığı kolaylıkları kötüye kullanmayacağı kabul edilen ve bunlara ilaveten imalat veya üretim yaparak ülke ekonomisine müspet katkı sağlayan yükümlünün ticari ve sınaı̂ faaliyetlerinde ona yardımcı olma; onun önündeki gümrük önündeki engellerinin etkisini olabildiğince hafifletme amacı güder.

Eksik beyan, gümrük beyanının belgesi olan beyannameye eklenmesi gereken belgelerden bazılarının eklenmemesi ve beyannamede yer alması gereken bazı bilgilerin beyannameye yazılmaması veya gümrük idaresine beyanname yerine eşyayı temsil eden bazı belgelerin verilmesi gibi şekle ilişkin kolaylıklardan oluşur.

Gümrük idaresi, beyannameye eklenmesi gereken belgelerden bazılarının eklenmemesine ve kaydedilmesi gereken bazı bilgilerin beyannameye yazılmamasına izin verebilir (GK.m. 71/1-a).

Gümrük beyanı, gümrük beyannamesi ile yapılır. Eşyanın beyan edildiği gümrük rejimini düzenleyen hükümlerin uygulanması için gerekli bütün belgelerin beyannameye eklenmesi zorunludur (GK.m. 60/1-a). Yani, gümrük beyanının kaynağını oluşturan belgelerin gümrük beyannamesine eklenmesi zorunludur.

Beyannameye eklenmesi zorunlu olan belgeler de; fatura, teslim şekline göre navlun faturası ve/veya sigorta poliçesi, eşyanın laboratuvar tahliline veya ekspertize tâbi tutulması durumunda buna ilişkin raporlar, eşyanın tercihli tarife uygulamasından yararlanması hâlinde buna ilişkin gerekli belgeler, ihracat, transit ve antrepo rejimleri dışında kalan rejimlerde kıymet bildirim formu, transit ve antrepo rejimlerinde taşıma belgeleri ve eşyanın ilgili gümrük rejimine tâbi tutulabilmesi için bir izin veya belge arandığı hallerde söz konusu izin veya belgelerdir (GY.m. 114).

Eksik beyan uygulamasından, onaylanmış kişi statü belgesi veya yetkilendirilmiş yükümlü sertifikasına sahip bulunan kişiler yararlanabilirler (GY.m. 142). Eksik beyana konu olabilecek belgeler; fatura, A.TR dolaşım belgesi, menşe ispat belgeleri, ödeme şekli gereği ibrazı gereken navlun makbuzu ve sigorta poliçesi, işlenmiş tarım ürünlerinin serbest dolaşıma sokulması hâlinde ibrazı gereken işlenmiş tarım ürünleri analiz sonuç raporudur (1 SNT.m. 17). Yani, gümrük beyannamesi ekinde bu belgelerden bir veya bir kaçı ibraz edilmeden eksik beyana izin verilebilir. Eksik beyanın uygulanması her gümrük rejimi bakımından farklılık gösterebilir.

Serbest dolaşıma giriş rejiminde eksik bilgi ve belge ile yapılacak beyanda; beyan sahibinin kimliği ve imzası ile taşıt aracı ve eşyanın kaplarıyla ilgili bilgilerin yer alması, eşyanın GTİP’inin belirlenmesini sağlayacak şekilde tanımının yapılmış olması, rejim hükümlerinin uygulanabilmesi için gümrük idaresince gerekli görülen her türlü diğer bilgilerin yanında, rejim hükümlerinin uygulanabilmesi için beyannameye eklenmesi zorunlu belgeler dışında destekleyici belge ibrazının gerekli olduğu hallerde bunların mevcut olması zorunludur (GY.m. 143). Örneğin, eşya menşe şahadetnamesi ibrazı zorunlu olmayan bir ülkeden ithal edilmesine rağmen, eşyanın vergilendirilmesinde menşeinin belirlenmesinin önem taşıması nedeniyle gümrük idaresince destekleyici belge olarak menşe şahadetnamesinin ibrazı istenilmiş ise, bu belgenin ibrazı gerekir.

Bunun yanında, bazı belgelerin ibraz edilmemesi yoluyla yapılan eksik beyanda, eksik belgenin mevcut ve geçerli olduğunun belirtilmesi ve belgeye ilişkin bilgilerin beyanda gösterilmesi zorunludur (GY.m. 143). Yükümlü götürü teminat uygulamasından yararlanmıyor ise, eksik beyana konu belgelerin faks veya fotokopileri beyannameye eklenir. Bu durumda, serbest dolaşıma giriş rejiminde belgenin faks alındısı veya fotokopisi de ibraz edilmeden izin verilen eksik beyan yöntemi, götürü teminat uygulamasından yararlanan yükümlülerin işlemleri ile sınırlıdır. Bunun dışında, belgenin fotokopisinin beyanname ekinde yer alması ve aslının da tamamlayıcı beyan kapsamında gümrük idaresine ibraz edilmesi gerekir.

Eksik beyana konu belgelerin bir ay içinde tamamlayıcı beyan yoluyla gümrük idaresine ibrazı gerekir (GY.m 144). Eksik beyanın kötüye kullanılması hâlinde, gerek GK.m. 241 gerekse 234 hükümleri uyarınca para cezası uygulanır; kötüye kullanmanın niteliğine göre de eksik beyanda bulunma yetkisi askıya alınır veya iptal edilir.

Diğer taraftan, serbest dolaşıma giriş rejiminde beyanname yerine ticari veya idari belge üzerinden tescil işlemi yapılarak da eksik beyana izin verilir. Gümrük Yönetmeliğinin 148’inci maddesinde “özelliği olan eşya” olarak sayılan bazı eşya ile akvaryum balıkları ve CIF kıymeti 500.- EURO’yu geçmeyen eşya, gümrük idaresine beyanname yerine ticari veya idari bir belge ibraz edilerek bu belgeler üzerinden beyan edilebilir. Ticari veya idari belge, eşyanın tarife tanımının yapılmasını, menşeinin ve vergilendirmeye esas kıymetinin belirlenmesini mümkün kılan belgedir. Bu belge, eşyanın faturası olabileceği gibi örneğin ihraç ülkesi gümrük idaresinde işlem gören çıkış/ihracat beyannamesi veya ekonomik değeri olmayan eşya için (örneğin, canlı doku veya nakil için gelen organ gibi) eşyanın gönderildiği kuruluştan verilen ve eşyayı tanımlayan bir belge de olabilir. Örneğin, nakil amacıyla getirilen böbrek gönderen sağlık kuruluşunun raporu ile beyan edilebilmelidir. Bunlarda, kişinin basitleştirilmiş uygulamadan faydalanma şartlarına sahip olması aranmaz (GY.m. 148). Örneğin, kaçakçılık suçundan hüküm giymiş kişi adına nakil amacıyla getirilen böbreğin, bu uygulamadan faydalandırılarak ithâline müsaade edilmelidir. Ya da, bu nev’i bir eşyanın söz konusu kolaylıktan yararlanabilmesi için, eşyayı Türkiye gümrük bölgesine getiren kişinin onaylanmış kişi statü belgesi veya yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip olması gerekli değildir. Tam beyanlı yaygın basitleştirilmiş usulden yararlanmasına izin verilen dökme eşya için de, yükümlünün bu belgelere sahip olması gerekmez (16 SNT[23]).

Eksik beyan uygulaması, özellikle serbest dolaşıma giriş rejiminde önem taşır. Fakat, ekonomik etkili gümrük rejimleri ile ihracat ve dahilde işleme rejiminde de, rejimin niteliğine göre serbest dolaşıma giriş rejimindekine paralel bir şekilde yükümlünün eksik beyan uygulamasından yararlanması mümkündür.

2.3. Yaygın Basitleştirilmiş Usul

2.3.1. Genel Açıklama

Gümrük işlemlerinin basitleştirilmesi yönünde Gümrük Kanununun 10 ve 71’nci maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılan 16 seri no’lu Gümrük Genel Tebliği ile yaygın basitleştirilmiş usul uygulaması getirilmiştir. Yaygın basitleştirilmiş usul, özellikleri nedeniyle geçici depolama yerleri veya gümrük antrepolarına alınmayan eşyanın sahiplerine tesliminden sonra buna ilişkin gümrük işlemlerinin tamamlanmasına olanak veren bir kolaylıktır. Yaygın basitleştirilmiş usul, 4458 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan 1615 sayılı Gümrük Kanunu uygulamasında “supalan gümrük işlemi” adıyla tabir edilen ve yalnızca eşyanın antrepoya veya geçici depolama yerine alınmaksızın ve taşıttan indirilmeksizin gümrük işlemlerinin gümrüğe sunulduğu taşıt üstünde tapılmasına olanak veren ve 4458 Kanun uygulamasında da “taşıt üstü gümrük işlemi” olarak tabir edilen uygulama ile benzerlik gösterir. Fakat, yaygın basitleştirilmiş usul; taşıt üstü gümrük işleminin sağladığı kolaylıkları ihtiva etmekle birlikte, bunun ötesinde eşyanın gümrük işlemlerinin sahibine tesliminden sonra tamamlanmasına da olanak veren yeni bir uygulamadır. Yükümlünün yaygın basitleştirilmiş usulden yararlanabilmesi için, onaylanmış kişi statü belgesi veya yetkilendirilmiş yükümlü statü sertifikasına sahip olması zorunlu değildir. Fakat, onaylanmış kişi statü belgesi veya yetkilendirilmiş yükümlü statü sertifikasına sahip yükümlülerin yaygın basitleştirilmiş usulden yararlanmasında, bu belgeye sahip olmayan yükümlülere nazaran ilave kolaylıklar da getirilmiş bulunmaktadır. Yaygın basitleştirilmiş usulün, tam beyanlı yaygın basitleştirilmiş usul ve eksik beyanlı yaygın basitleştirilmiş usul olmak üzere iki uygulama şekli bulunmaktadır.

2.3.1.1. Yaygın Basitleştirilmiş Usulün Çeşitleri

2.3.1.1.1. Tam Beyanlı Yaygın Basitleştirilmiş Usul

Tam beyanlı yaygın basitleştirilmiş usulde, Türkiye gümrük bölgesine getirilen ve gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tâbi tutulacak eşyaya ilişkin olarak beyannameye eklenmesi gereken bütün belgelerin tamam olması ve bu belgelerin beyannameye eklenmesi gerekir. Tam beyanlı yaygın basitleştirilmiş usulden;

  1. a) Dökme eşya,
  2. b) Getirildiği mahalde bulunan geçici depolama yeri ve antrepoya konulamayacak ağırlıkta ve hacimdeki dökme olmayan eşya veya konulması hâlinde boşaltılması ve teslimi sırasında gümrük idaresi, işletici ve yükümlü açısından külfet doğurabilecek ağırlıkta ve hacimde ya da kırılabilir, telef ve zayi olabilir nitelikte dökme olmayan eşyayla boşaltılması ve taşınması özel düzenekli araç ve taşıt gerektiren eşya,
  3. c) Getirildiği mahalde konulmasına ve korunmasına yönelik özel düzenek ve yapı bulunmayan petrol ürünleri ile yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı, yanmayı artırıcı, tehlikeli ve zararlı kimyasal maddeler ile gıda maddeleri,

Yararlanabilir.

Fakat, onaylanmış kişi statü belgesi ya da yetkilendirilmiş yükümlü sertifikası sahibi olan kişilerin eşyasının yaygın basitleştirilmiş usulden yararlanması için, eşyanın yukarıda belirtilen eşyadan olma şartı aranmaz. Diğer bir ifade ile bu kişilerin bütün eşyası yaygın basitleştirilmiş usulden yararlanabilir.

Yaygın basitleştirilmiş usulden faydalanmak isteyen kişinin gerekleriyle birlikte ilgili gümrük müdürlüğüne başvurması gerekmekte olup, izin bu idarece verilir. Dilekçede belirtilmesi gereken gerekçe, yukarıda üç bent hâlinde belirtilen koşullardan birinin varlığının belgeleri ile birlikte açıklanmasıdır.

Tam beyanlı yaygın basitleştirilmiş usulde, beyannameye eklenmesi gereken bütün belgelerin noksansız olarak gümrük idaresine ibrazı gerekmekte ise de, beyannameye eklenmesi gereken belgelerden bazılarının yurt içinden temin edilmesi gereken belgeler olması mümkündür. Örneğin, eşyanın tahlile veya ekspertiz incelemesi ya da uygunluk denetimi gibi gümrük idaresi dışındaki başka kurumların gümrük kontrolüne tâbi tutulması mümkündür. Bu durumda, eşya sahibine veya gümrük idaresince güvenilir addedilen bir başka kişiye yed’iemin olarak teslim edilir. Yed’iemin olarak teslim edilen eşyanın, bulunduğu yerden çıkarılarak teslim edilen kişi tarafından kullanıldığının gümrük idaresince tespiti hâlinde, öncelikle bu kişinin yaygın basitleştirilmiş usulden bir daha yararlanmasına izin verilmez. Bunun yanında, idare bu kişi hakkında serbest dolaşımda bulunmayan eşyanın gümrük işlemleri tamamlanmadan Türkiye gümrük bölgesine sokulması nedeniyle 5607 sayılı KMK.m. 3 ve yed’iemanetin ihaneti nedeniyle de TCK hükümleri uyarınca takibat yapılması amacıyla yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunur.

2.3.1.1.2. Eksik Beyanlı Yaygın Basitleştirilmiş Usul

Eksik beyan usulü; fatura, A.TR dolaşım belgesi, menşe ispat belgeleri, eşyanın teslim şekli gereği ibrazı gereken navlun makbuzu ve sigorta poliçesi ile işlenmiş tarım ürünlerinin serbest dolaşıma sokulması hâlinde ibrazı gereken işlenmiş tarım ürünleri analiz sonuç raporu gibi belgelerden birinin veya daha fazlasının beyannameye eklenmeden gümrük beyanının yapılmasına izin verilen bir yöntemdir.

Eksik beyanlı yaygın basitleştirilmiş usulden yararlanabilecek eşya, niteliği gereği hemen teslimi gereken eşyadır. Fakat, kamu kuruluşları tarafından Türkiye gümrük bölgesine getirilen ve bu amaçla bir gümrük rejimine tâbi tutulacak eşya için bu şart aranmaz. İlgili kamu kuruluşu, 16 seri no’lu Tebliğ ekinde yer alan taahhütname ve bütçesinde eksik beyan talebine konu eşyaya isabet eden gümrük vergilerini karşılayacak miktarda ödenek olduğuna ilişkin belge ile birlikte yazılı olarak gümrük idaresine başvurur ve idarece eşya ilgili kamu kuruluşuna teslim edilir.

Fakat, özel hukuk gerçek veya tüzel kişilerine eksik beyan usulüyle teslim edilebilecek eşya aşağıda belirtilenlerden oluşmaktadır:

  1. a) Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun uygunluk yazısı bulunan radyoaktif maddeler,
  2. b) İnsan ve hayvan sağlığı ile ilgili her türlü aşılar,
  3. c) İnsan sağlığı için önem arz eden kalp kapakçığı, canlı doku ve böbrek hastaları için özel serumlar; kan ve kan plazması gibi belli fiziksel koşullarda korunması zorunlu olan ürünler,

ç) İlgili kuruluşlardan alınacak belgelerle kanıtlanması koşuluyla, insan sağlığı için gerekli ve acil ameliyatlarda kullanılması gereken, vücudun içindeki organlara takılan, vücutta kalan protez uzuvlar, organlar ve parçaları,

  1. d) Belirli bir ısıda korunması gereken tıbbi tahlillerde kullanılan hazır kitler,
  2. e) Yurt dışında periyodik olarak yayımlanan gazete ve dergiler ile bunların elektronik ortamda korunduğu materyaller,
  3. f) Tüp bebek merkezleri laboratuarlarında kullanılan tüp bebek solüsyonları,
  4. g) Canlı hayvan ve bunların üretilmesi için getirilen yumurtalar.
  5. h) Uçak ve gemilerin tamiri için acilen ihtiyaç duyulan yedek parçalar ve gerekli aletler.

Görüldüğü üzere, onaylanmış kişi veya yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip olmayan kişilerin eksik beyanlı yaygın basitleştirilmiş usulden yararlanması yukarıda sayılanlarla sınırlı olduğundan; özel hukuk gerçek veya tüzel kişilerince Türkiye gümrük bölgesine getirilen eşya bakımından bu yöntemin genel olarak uygulama kabiliyeti bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, yükümlünün eksik beyan yönteminden faydalanabilmesi için, gümrük idaresine eksik belge ile yapılan beyanda;

  1. a) Beyan sahibinin kimliği, taşıt aracının özellikleri, kayıtlı olduğu ülke, kapların adedi, eşyanın cinsine ve özet beyana ilişkin bilgiler ile beyan sahibinin imasının beyannamede yer alması,
  2. b) Eşyanın GTİP’nun yazılması,
  3. c) Eşyanın beyanı destekleyici belli belgeler olmaksızın serbest dolaşıma girişinin mümkün olmadığı durumlarda, söz konusu eksik belgelerin beyannamenin 44 numaralı kutusuna yazılması,
  4. d) Eşyanın tanımlanması ve alınması gereken teminat miktarının belirlenmesi için zorunlu bulunan bilgilerin yer alması,

Şarttır.

2.3.1.2. Yaygın Basitleştirilmiş Usulde Gümrük Beyanı

Yaygın basitleştirilmiş usulde gümrük beyanı, hâlihazırda kullanılmakta olan tek tip gümrük beyannamesi ile yapılır. Örneğin, bu usulden faydalanacak eşya serbest dolaşıma giriş rejimine konu eşya ise, gümrük idaresine buna ilişkin gümrük beyanında bulunulması gerekir. Eşyanın tarife tanımına ilişkin pek çok belge gümrük idaresine sunulamadığından, gümrük beyanı esas itibariyle taşıyıcı tarafından gümrük idaresine verilen özet beyanda kayıtlı bilgilere dayanılarak yapılır. Fakat, taşıyıcı, eşyanın; tarife tatbikatına esas gümrük beyanını yapmak zorunda olmadığından ve yalnızca basit ad ve tanımını ve miktarını bir beyanda bulunmak zorunda olmadığından; taşıyıcı tarafından yapılan beyan eşyanın tarife tatbikine esas niteliklerini ihtiva etmemektedir. Ki, taşıyıcı, eşyanın gümrük beyanını yapmak zorunda olmayıp, taşıyıcı tarafından gümrük idaresine verilen özet beyan da eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tâbi tutulmasını sağlayan gümrük beyannamesi niteliğinde bir belge değildir. Bu nedenle, gümrük beyanına konu eşyayı tanımayan, görmeyen veya eşyayı beyandan önce inceleme (küşat) hakkını kullanmayan alıcının; yine eşyayı görmeyen, tanımayan ve bunu kural olarak ağırlığı ve kap adedi itibariyle taşıyıp özet beyanla gümrüğe beyan eden taşıyıcının ibraz ettiği belgelere istinaden gümrük beyanında bulunması ve söz konusu beyanın kuvvetle muhtemel yanlışlığının tespiti hâlinde; yanlış beyandan doğan hukuki ve cezai (hürriyeti bağlayıcı ceza dâhil) sonuçları göz önünde bulundurması gerekir.

2.4. Kayıt Yoluyla Beyan

Kayıt yoluyla beyan yönteminde, gümrük beyanı yükümlünün özgürlük sınırlarını zorlayan bir şekilde basitleştirilmektedir. Bu yöntem, yükümlünün eşyayı gümrüğe sunmadan kendi tesisine getirmesine ve elektronik ortamda gümrük beyanında bulunarak eşya üzerinde tasarrufta bulunmasına izin verir (GK.m. 71).

Kayıt yoluyla beyandan, yetkilendirilmiş yükümlü sertifikasına sahip bulunan kişiler faydalanabilir (GY.m. 149). Kayıt yoluyla beyanda yükümlünün en önemli ayrıcalığı, eşyayı gümrük idaresine sunmadan veya gümrüklü saha olarak tabir edilen geçici depolama yeri veya antrepoya koymadan kendi tesisine götürerek gümrük işlemlerini tamamlayabilmesidir. Bu durumda, yükümlü eşyayı gümrüklü sahaya götürmenin sonucu olan pek çok idari ve mali külfetten kurtulur. Eşyanın gümrüğe sunulmaması, onu gümrük denetiminden kurtarmaz. Gümrük idaresi, gerekli gördüğü gümrük denetimini yükümlünün tesisinde yerine getirir. Örneğin, kayıt yoluyla beyan edilen eşya, gümrük idarelerinde kullanılan bilgisayar sistemi tarafından fiziki muayeneye sevk edilmiş ise, yükümlünün tesisinde veya gümrük idaresince boşaltılmasına izin verilen bir başka yerde muayene edilir. Kayıt yoluyla beyan ile yükümlünün bir an önce eşyanın tasarrufunu elde ederek, üretim faaliyetine konu etmesi amaçlanır. Bir yükümlünün, bir ay içerisinde kayıt yoluyla yaptığı beyanın veya birden fazla kayıt yoluyla beyanın takip eden ayın ilk üç iş günü içinde gümrük idaresine tamamlayıcı beyan yoluyla beyan edilmesi gerekir. Kayıt yoluyla beyan ile tamamlayıcı beyan bir bütündür (GK.m. 71). Yani, her ikisi birlikte bir gümrük beyanı olarak kabul edilir.

Kayıt yoluyla beyanda, beyana konu belge gümrük beyannamesi değildir. Ancak, bu belge beyanname hükmündedir. Gümrük yükümlülüğünün başlangıç tarihinin tayininde, kayıt tarihi esas alınır. Örneğin, tamamlayıcı beyan sonucunda tahakkuk eden vergiler, kayıt yoluyla beyan sonucunda tahakkuk eden vergilerden fazla ise, söz konusu vergi farkına her iki tarih aralığındaki döneme ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun uyarınca gecikme zammı uygulanması gerekir. Çünkü, GK.m. 71/3, kayıt yoluyla beyan konusu kayıt işleminin, beyannamenin tescili ile aynı hukuki sonucu doğuracağını ön görür. GK.m. 181’e göre de, ithalatta gümrük yükümlülüğünün başlangıç tarihi beyannamenin tescil tarihi olduğundan, her iki tarih aralığına ilişkin olarak gecikme zammı uygulanması gerekir.

Kayıt yoluyla beyan, hâlihazırda mevzuatta yer almasına rağmen, aşağıda açıklanan yetkilendirilmiş yükümlü statüsünün incelenmesinden de görüleceği gibi, henüz uygulamaya geçirilmemiştir. Yetkilendirilmiş yükümlülere, ihracat eşyası için tanınan izinli alıcı ve yerinde gümrükleme yetkileri tanınabilmekle birlikte, serbest dolaşımda bulunmayan eşya için getirilmiş bir düzenleme olan kayıt yoluyla beyanın yeterli alt yapı hazırlanmadan uygulamaya konulmasının, beraberinde önemli riskleri de getirmesi kuvvetle muhtemel bulunmaktadır.

 

2.5. Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü

2.5.1. Genel Açıklama

Gümrük işlemlerinin basitleştirilmesi sürecinde; özellikle üretim, ihracat ve istihdam yaratmak suretiyle ülke ekonomisine katkı sağlayan gerçek veya tüzel kişilerin ticaretinin kolaylaştırılması amacıyla son olarak basitleştirmenin en üst aşaması olarak kabul edilebilecek yetkilendirilmiş yükümlü uygulaması yürürlüğe konulmuştur. Yetkilendirilmiş yükümlü statüsünün hukuki alt yapısı daha önce Gümrük Yönetmeliğinin 4 ilâ 21’inci maddelerinde düzenlenmiş olmasına rağmen; bunun fiilen uygulamaya konulması, özellikle gümrük idarelerinin fiziken uygulamaya hazır hale getirilmesine bağlı olduğundan; anılan hükümler tatbik kabiliyetine haiz olmayan bir şekilde mevzuatta yer almıştır. Gümrük Yönetmeliğinin söz konusu hükümleri 10.01.2013 tarihinde yürürlükten kaldırılmış[24] ve aynı tarihte yayımlanan Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği[25] ile yetkilendirilmiş yükümlü statüsü, önemine binaen ayrı bir metinle düzenlenerek uygulamaya konulmuştur.

Gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması kapsamında; yukarıda açıklanan onaylanmış kişi statüsü, dürüst ticaret erbabının uluslararası eşya ticaretini daha hızlı ve kolay yürütmesi amacıyla önemli kolaylıklar getirmekle birlikte; yetkilendirilmiş yükümlü statüsü, onaylanmış kişi statüsünün sağladığı kolaylıkların yanında, bu ticaret erbabı için özellikle ihracatta yerinde gümrükleme ve izinli gönderici uygulaması gibi daha üst seviyede kolaylıklar sağlamaktadır. Diğer bir ifade ile yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip gerçek veya tüzel kişi, ihracat/hareket gümrük idaresi olan bir iç gümrüğe ihracat beyannamesini tescil ettirip ihracat eşyasını bu gümrüğe sunmadan doğrudan çıkış/varış gümrük idaresi olan kapı gümrüğüne sevk edebilmekte ve risk kriterlerine de bağlı olarak eşyanın gümrük kontrolü bu gümrük idaresince gerçekleştirilmektedir. Böylelikle, mevzuat koyucu; ihracatçının, bir takım bürokratik gümrük işlem veya formalitelerin sonucu olan zaman veya ekonomik kayıplarının bertaraf edilmesi amaç veya niyetini taşımakla birlikte; denetimden uzaklaşan ihracatçı hakkında bir kısım sıkı oto kontrol yöntemleri ve bu kontrolün alt yapısının hazırlanması yönünde koşullar ön görülmektedir. Örneğin, ihracatta yerinde gümrükleme iznine sahip ihracatçının tesisinde kesintisiz güç kaynağına bağlı ve yerinde gümrüklemenin yapıldığı bütün tesisin 24 saat izlenebildiği bir kamera sisteminin kurulması gerekmektedir. Kayda alınan söz konusu görüntü kayıtlarının, suça konu bir fiil şüphesinin mevcudiyeti hâlinde, gümrük idaresince kanıt olarak kullanılması da kuvvetle muhtemeldir. Ezcümle, kamu otoritesinin kişiler lehine bir kısım uygulamalar getirmesi her zaman mümkün bulunmakla birlikte; söz konusu uygulamanın suistimalini önleyici tedbirler alması ve suistimal şüphesinin mevcudiyeti hâlinde de şüpheyi güçlendirici deliller toplaması bu nev’i uygulamaların zorunlu bir sonucu olarak karşımıza çıkar. Yani, kamu otoritesi veya diğer bir gerçek ya da tüzel kişi bir başkası lehine bir kısım avantajlar sağlamakta ise; yerinde bir tabirle; avantajı sağlayanın diğerinin mutfağına kadar girme hakkını kendinde görmesi doğal bir hak olarak karşımıza çıkar. Bu durumda, yetkilendirilmiş yükümlü statüsünü elde eden ticaret erbabı veya sanayicinin, bütün tesisinin kamu otoritesi tarafından izlenmesi gibi bir hususu da göze alması gerekir.

Sonuç olarak, yetkilendirilmiş yükümlü statüsü, ticaret erbabı için önemli kolaylıklar getirmekle birlikte; sağlanan kolaylıklar beraberinde azımsanmayacak ölçüde mükellefiyetler de getirmektedir. Örneğin, kolaylıktan yararlanan kişinin, öncelikli olarak sonradan kontrole veya incelemeye tabi tutulabileceğinin kuvvetle muhtemel olduğunu söyleyebiliriz.

2.5.2. Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsünü Elde Etme Koşulları

2.5.2.1. Güvenilirlik Koşulu

Güvenilirlik koşulu, yetkilendirilmiş yükümlü statüsü başvurusunda bulunan gerçek kişinin veya özel hukuk tüzel kişisinin, gerek adli sicilinin gerekse 4458 sayılı Gümrük Kanununda ön görülen ve idari para cezasını gerektiren fiiller bakımından idari sicilinin temiz olmasıdır. Adli yönden başvuru sahibi gerçek kişi veya tüzel kişi temsilci ya da organları üyelerinin 5237 sayılı TCK, mülga 1918 ve 4926 veya hâlen yürürlükte olan 5607 sayılı kaçakçılık kanunları, 3628, 1567, 2313 ve 5015 sayılı kanunlar ile 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ve 3298 sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanuna muhalefetten ceza ve mahkumiyet kararlarının bulunmaması gerekir.

İdari güvenirlik koşulu ise, gümrük idaresince başvuru sahibi hakkında; geriye doğru üç yıl içinde Gümrük Kanunu, 3065 sayılı KDV Kanunu ile 4760 sayılı ÖTV Kanunu hükümlerinin ihlâli nedeniyle, ithalat ve ihracata ilişkin toplam beyanname sayısının Yönetmelikle[26] belirlenen oranlarından fazla sayıda vergi kaybından mütevellit para cezası veya usulsüzlük cezası uygulanmamış olması gerekir.

Bunlara ilaveten, başvuru sahibinin; gümrük mevzuatı uyarınca kesinleşmiş vergi ve ceza borcu; vergi mevzuatı uyarınca kesinleşmiş vergi borcu ve kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu bulunmamalıdır.

2.5.2.2. Ticari Kayıtların Güvenilirliği ve İzlenebilir Olması Koşulu

Bu koşul, işletmenin ticari defter ve kayıtlarının, mal ve belge akışının gümrük idaresinin kolaylıkla erişebilme, izleyebilme ve denetim ya da sonradan kontrolün yapılmasına olanak veren ölçüde ve saydamlıkta olmasıdır. Bunlardan başlıca koşulları sayarsak;

  1. a) Defter ve belgeler genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine uygun olarak tutulmalıdır.
  2. b) Eşyanın tüm vasıflarının tereddüde mahal bırakılmayacak şekilde gösterilmesini sağlayan kayıt düzenine sahip olunmalıdır. Örneğin, gümrük idaresince yapılacak her hangi bir denetim veya sonradan kontrol esnasında, incelemeyi yapan görevli, kayıtlardan eşyanın gümrük tarifesine veya diğer dış ticaret kısıtlamalarına esas cins, nev’i veya niteliğini kolaylıkla tespit edebilmelidir.
  3. c) Kayıtlar, gümrük idaresinin fiziki veya elektronik ortamda erişebilmesine olanaklı olmalıdır.

ç) Gümrük idaresinin yapacağı gümrük kontrolleri için gerekli ortam sağlanmalıdır. Örneğin, eşyanın ithali veya ihracı esnasında gümrük denetimleri en aza indirilmiş olduğundan, gümrük idaresinin sertifika hamilinin işlemlerini her an denetlemesi veya kişinin öncelikli olarak sonradan kontrole tâbi tutulması mümkün bulunmaktadır. Bu nedenle, firma bünyesinde denetim yapacak görevlilere uygun çalışma ortamı hazır bulundurulmalıdır.

  1. d) İşletmenin niteliğine bağlı olarak yasadışı ve usulsüz işlemlerin gümrük idaresince tespitine imkân veren ve iç kontrol mekanizması içeren bir idari organizasyon yapısına sahip olunmalıdır. Örneğin, işletmenin kaçakçılık fiiline konu her hangi bir fiili mevcut ise, kayıtların gümrük idaresinin söz konusu fiili tespit edebilmesine imkân verecek nitelikte ve saydamlıkta tutulması gerekir. Ayrıca, bu fiillerin işlenmesini önleyici her aşamada uzman kişilerin de kontrolünü içeren bir kontrol mekanizmasının kurulması gerekir.
  2. e) Eşyanın gümrük idaresine doğru beyan edilmesini teyit ve tevsik edecek kurum içi bir sistematiğe sahip olunmalıdır. Diğer bir ifade ile; örneğin, asgari olarak şirket bünyesinde gümrük ve dış ticaret mevzuatı konusunda teorik ve pratik yönden uzman kişilerden oluşan bir gümrük ve dış ticaret departmanı oluşturulmalıdır.
  3. f) Yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip gerçek veya tüzel kişinin gümrük konularıyla ilgili birimlerinde ve buna ilişkin kontrol süreçlerinde gümrük konularında bilgili ve tecrübeli personel istihdam etmesi gerekir. Personel istihdam etmemesi hâlinde ise, gümrük konularında bilgili ve tecrübeli personel istihdam eden tüzel kişilerden gümrük konuları ve buna ilişkin iç kontrol süreçlerine yönelik danışmanlık hizmeti alması gerekir. Burada, Yönetmelikte kullanılan “iç kontrol süreci” tabirinden, kaçakçılık veya ceza uygulamasını gerektiren diğer fiillerin işlenmesini önleyici tedbirlerin alınması anlaşılmalıdır.
  4. g) Gümrük mevzuatına uygum konusunda her hangi bir aksaklık ortaya çıktığında veya sorun tespit edildiğinde gümrük idaresinin bilgilendirilmesi gerekir. Bununla da, yetkilendirilmiş yükümlü uygulaması ile idarenin cari işlemler üzerindeki kontrol ve denetimi önemli ölçüde ortadan kalktığından, oluşması muhtemel bir ihlâlin gümrük idaresine bildirilmesi mükellefiyeti getirilmiştir.
  5. h) Gümrük beyanına konu bütün belgeler, sonradan kontrol gibi idarenin incelemesine hazır hâlde beyanın yapıldığı yıl sonundan beş yıl müddetle saklanmak zorundadır.

ı) Bilgi ve kayıtların arşivlenmesi ve bilgi kaybının önlenmesine yönelik yeterli ve uygun bir iş planlamasına sahip olunmalıdır.

  1. i) Bilgisayar sistemini yetkisiz girişlerden korumaya ve verilerini güvenceye almaya yönelik uygun bilişim teknolojisi güvenlik önlemlerine sahip olmak gerekir.

2.5.2.3. Mali Yeterlilik Koşulu

Başvuru sahibinin mali yapısının başvuru yılından önceki üç yıl esas alınmak suretiyle, YMM tarafından incelenerek, olumlu görüşle rapora bağlanmış olması gerekir. Bu anlamda mali yeterlilik, başvuru sahibinin iştigal konusu da dikkate alınarak, taahhütlerini karşılamaya yeterli bir mali durumda bulunması ve hakkında iflâs işlemlerinin başlatılmamasını ifade eder. Yani, gerçek veya tüzel kişinin hazine haklarını zarara uğratmaya tevessül etmeyecek ölçüde güçlü bir mali yapıya sahip olması gerekir.

2.5.2.4. Emniyet ve Güvenlik Koşulu

Emniyet ve güvenlik koşulları, yerinde gümrüklemenin yapılacağı bina veya sahanın fiziki şartları ile istihdam edilen personelin güvenilirliğine ilişkin koşullardır. Yerine getirilmesi gereken başlıca güvenlik koşulları şunlardır:

  1. a) Yetkilendirilmiş yükümlü sertifikası kapsamındaki faaliyetlerle ilgili olarak kullanılacak binaların izinsiz giriş ve sızmaları önleyecek nitelikte olması ve tesislere ilişkin genel güvenlik tedbirlerinin aslınmış olması gerekir.
  2. b) Yükleme yerlerine, sevkiyat sahalarına, kargo bölümlerine ve taşıma araçlarına yetkisiz girişleri önlemek üzere uygun erişim kontrol tedbirleri alınmış olmalıdır.
  3. c) Her hangi bir eşyanın değiştirilmesini, kaybını veya yabancı eşya eklenmesini önleyecek tedbirler ile yükleme ve depolama alanlarında serbest dolaşımda olan ve olmayan eşyanın ayırt edilebilmesini sağlayacak tedbirler alınmış olmalıdır.

ç) Eşyanın depolanması, boşaltılması, muayenesi ve eşyadan numune alınabilmesi için gerekli teçhizat ve donanım ile uygun bir ortam sağlanmış ve eşyanın konulması için uygun görülen yerlerin gümrüğün denetimini kolaylaştıracak şekilde düzenlenmiş olmalıdır.

  1. d) Yasaklama ve kısıtlamalara tâbi eşya söz konusu ise, bunlara ilişkin ithalat ve/veya ihracat lisanslarıyla ilgili işlemleri takip edecek ve bu kapsamdaki eşyayı diğer eşyadan ayıracak bir iş akışın oluşturulmuş olması gerekir.
  2. e) Uluslararası arz zincirinin güvenilirliğinden emin olunmasını sağlamak amacıyla, iş yaptığı kişi ve firmaların kimliklerinin açıkça tespit edilmesi ve bu kişi ve firmaların uygun emniyet ve güvenlik tedbirleri aldıklarının kontrolüne yönelik önlemler alınmış olmalıdır.
  3. f) Mevzuatın izin verdiği ölçüde, güvenlik açısından hassas pozisyonlarda görev yapacak çalışanları hakkında işe başlama öncesi ve sonrasında periyodik olarak güvenlik araştırması yapılması ve firmada çalışanlardan kaynaklı ortaya çıkabilecek risklere karşı güvenlik tedbirlerinin alınması gerekir.
  4. g) İlgili personelinin arz zinciri güvenliği ile ilgili eğitim programlarına aktif olarak katılımının sağlanması gerekir.

Bunlara ilaveten, ihracatta yerinde gümrükleme izni verilen tesislere ilişkin olarak; ihracat eşyasına ilişkin ihracat beyannamesinin tescilinden sonra ve ihracat eşyasının araca yüklenip sevk edilmesinden önce bulundurulacağı veya taşıma aracının dolu olarak bekletileceği, uygun bir muayene ve sevkiyat alanından oluşan kesintisiz güç kaynağına bağlı, araç tanımlama ve insan kimlik tespiti yapmaya imkân verecek çözünürlükte kamera sistemi ile yirmi dört saat kesintisiz olarak, alana giriş çıkış yerleri de dâhil olmak üzere devamlı izlenen, giriş çıkışları kayıt altında tutulan ve yeterli aydınlatma düzenine sahip güvenli bir alan bulunması gerekir. Söz konusu güvenli alana sadece ihracat beyannamesine konu eşya konulabilir. Güvenli alana alınan ve ihracat beyannamesine konu olan eşya devamlı olarak kamera kayıtlarına alınır. Söz konusu kamera kayıtlarının ihtiyaç duyulduğunda gümrük idaresince incelenmesi söz konusudur.

2.5.3. Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsünün Sağladığı Kolaylıklar

2.5.3.1. Genel Açıklama

Yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip olan kişi Yönetmelikle belirlenen basitleştirilmiş uygulamalardan yararlanır. Belge hamili, aşağıda açıklanan basitleştirmelerden kademeli olarak değil, ayrı bir izin veya işleme gerek kalmaksızın kolaylıkların tamamından aynı anda yararlanma hakkına sahiptir. Fakat, götürü teminat uygulaması, onaylanmış ihracatçı yetkisi kapsamında ihracatta yerinde gümrükleme izni, izinli gönderici yetkisi, A.TR dolaşım belgesi düzenleme ve vize etme izni ile fatura beyanı ya da EUR.MED fatura beyanı düzenleme izni verilebilmesi bunlara ilişkin ilave koşulların sağlanmasına bağlıdır.

2.5.3.2. Eksik Beyan Usulü

Eksik beyan usulü; fatura, A.TR dolaşım belgesi, menşe ispat belgeleri, eşyanın teslim şekli gereği ibrazı gereken navlun makbuzu ve sigorta poliçesi ile işlenmiş tarım ürünlerinin serbest dolaşıma sokulması hâlinde ibrazı gereken işlenmiş tarım ürünleri analiz sonuç raporu gibi belgelerden birinin veya daha fazlasının beyannameye eklenmeden gümrük beyanının yapılmasına izin verilen bir yöntemdir. Eksik beyan usulüyle beyanda bulunulması hâlinde, beyanname ekinde gümrük idaresine ibraz edilmeyen belgenin, beyan tarihinden itibaren bir ay içinde idareye ibrazı gerekir. İdarece, yükümlüye üç aya kadar ek süre verilebilir. Fakat, belgelerin temininin daha uzun bir süre alacağının kanıtlanması hâlinde, üç aydan uzun bir sürenin verilmesi de mümkün bulunmaktadır. Belgenin gümrük idaresine ibraz edilmemesi hâlinde, tercihli tarife uygulamasından mütevellit ahdi indirim uygulanmaz ve eşyaya normal vergi oranları uygulanarak fark vergiler 6183 sayılı Kanuna göre gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. Ayrıca, ceza uygulamasını gerektiren bir fiilin mevcudiyeti hâlinde de, ilgili cezai hükümler idarece tatbik edilir.

2.5.3.3. Kısmi Teminat Uygulaması

Gümrük antrepo, gümrük kontrolü altında işleme ve geçici ithalat rejimlerine tâbi tutulan eşya için teminat alınması öngörülen durumlarda, sertifika sahibi kişilerden, talep etmeleri hâlinde, ithalat vergilerinin yüzde onu oranında teminat alınır.

2.5.3.4. Götürü Teminat Uygulaması

Götürü teminat uygulaması, yükümlünün teminat verilmesini gerektiren her bir işlem için ayrı teminat vermesi yerine, gümrük idaresine global bir teminat vererek söz konusu teminata istinaden bir yıl boyunca işlem yapmasına olanak veren bir kolaylıktır. Ayrıca, gösterilen götürü teminat tutarından her bir işlemde düşüm yapılmaz. Teminat tutarı, başvuru sahibinin geçmiş bir yıl içinde teminata konu olan gümrük vergileri ve sair vergilerin % 10’u olarak belirlenir. Fakat, bu tutar teminata konu işlemin niteliğine göre 75.000.- ve 250.000.- EURO’dan aşağı olamaz.

2.5.3.5. Onaylanmış İhracatçı Yetkisi

2.5.3.5.1. Yetkinin Kapsamı

Onaylanmış ihracatçı yetkisi aşağıdaki uygulamaları kapsar;

  1. a) İhracatta yerinde gümrükleme izni,
  2. b) A.TR dolaşım belgelerini Bakanlıkça yetki verilen kişi ve kuruluş tarafından düzenleme ve vize işlemi için gümrük idarelerine ibraz etme zorunluluğu olmaksızın düzenleyebilme izni,
  3. c) Serbest ticaret anlaşması yapılan ülke veya ülke gruplarıyla tercihli ticarette, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında tarım ürünlerinin tercihli ticaretinde ve ülkemiz tarafından tek taraflı olarak tanınan Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi rejimi kapsamında gerçekleştirilen tercihli ticarette eşyanın kıymetine bakılmaksızın eşya ve ülke/ülke grubu bazında fatura beyanı veya EUR.MED fatura beyanı düzenleyebilme izni.

2.5.3.5.2. İhracatta Yerinde Gümrükleme İzni

Yetkilendirilmiş yükümlü sertifikası sahibi kişilere, başvuru yılından bir önceki takvim yılı veya başvurunun kayda alındığı ayın ilk gününden geriye dönük bir yıl içerisinde asgari beş milyon FOB/ABD Doları tutarında fiili ihracat yapmış olmak şartıyla, eşyayı ihracat gümrük idaresine sunmaksızın ihraç işlemlerini ilgili bölge müdürlüğünce uygun bulunan tesislerde gerçekleştirmek üzere izin verilebilir. Söz konusu tutarın belirlenmesinde, başvuru sahibinin dış ticaret sermaye şirketi, grup ihracatçısı ve benzeri aracılar vasıtasıyla gerçekleştirmiş olduğu ihracat tutarları dikkate alınmaz.

İhracatta yerinde gümrükleme uygulamasında, uygun görülen tesisin 24 saat kesintisiz olarak kamera ile izlenmesi zorunludur. Hareket/ihracat gümrük idaresine ihracat beyannamesi verilir. Ancak, eşya ve araç hareket gümrük idaresine götürülmez. İdarece eşyanın muayene edilmesi söz konusu ise, muayene ve diğer gümrük kontrolleri izin verilen tesiste yapılır. Araç, izin sahibi tarafından mühürlenerek varış/çıkış gümrük idaresine sevk edilir. Parsiyel olarak taşınan eşya yerinde gümrükleme kolaylığından yararlanamaz. Yani, bir araç yükünün tamamını izin sahibinin eşyası oluşturmalıdır. Fakat, eşyanın izinli gönderici tarafından taşınması ve yüklemenin izinli göndericinin tesislerinde yapılması hâlinde, parsiyel eşyanın yerinde gümrüklemeden yararlanması mümkündür. İhracatta yerinde gümrükleme izninden; daha önce bir rejime tâbi tutulmamış kesin ihracata konu eşya ile dahilde işleme rejimi kapsamında geri ödeme sistemi ile şartlı muafiyet sistemine tâbi tutulan ihraç eşyası yararlanabilir. Fakat, dahilde işleme rejimi kapsamında geri ödeme sistemi ile şartlı muafiyet sistemine tâbi tutulan ihraç eşyası ancak izinli gönderici aracılığıyla taşıtılabilir. Bu durumda, araç izinli gönderici tarafından mühürlenir. Her hangi bir şartlı muafiyet düzenlemesi konusu olmayan normal ihracat eşyası, izinli gönderici tarafından taşınmak zorunda olmayıp, her hangi bir taşıyıcı tarafından taşınabilir (Yön.m. 46).

Diğer taraftan, Yönetmeliğin 49’uncu maddesinde; yerinde gümrükleme izni kapsamında ihracı yapılacak eşyaya ilişkin kap, ambalaj, palet ve benzeri eşya haricinde ihracatta ayniyet tespiti yapılması gereken eşyanın ihracatının yerinde gümrükleme izni kapsamında yapılamayacağı belirtilmektedir. Yani, dahilde işleme rejimi kapsamında ihracata konu edilen eşyanın ayniyet tespiti yapılması gereken eşya olduğundan, bu eşya yerinde gümrükleme izninden yararlanamaz. Fakat, yukarıda belirtildiği gibi, bu eşya yerinde gümrükleme iznine sahip ihracatçı tarafından değil, ancak izinli gönderici tarafından taşınması hâlinde yerinde gümrükleme izninden yararlanabilir. Bu nedenle, ihracatta yerinde gümrükleme izni uygulamasının ihracatçılar için önemli kolaylıklar getirdiği yönündeki algı gerçeği yansıtmamakta; sistem kendi için önemli kısıtlamaları ve oto kontrol mekanizmasını da beraberinde getirmektedir.

İhracatta yerinde gümrükleme izni kapsamında ihraç edilecek eşyayı taşıyacak aracın izin sahibi tarafından mühürlenecek olması durumunda, özel tipte mühür kullanılır. Mühür ücreti karşılığında gümrük idaresinden temin edilir. Taşıyıcının izinli gönderici olması durumunda, araç izinli gönderici tarafından mühürlenir.

2.5.3.5.3. A.TR Dolaşım Belgesi Düzenleyebilme İzni

Bilindiği gibi, A.TR dolaşım belgesi, AB ile Türkiye’de serbest dolaşımda bulunan eşyanın 1/95 sayılı OKK ile inşa edilen gümrük birliğinin sağladığı ahdi indirimden yararlanmasını sağlayan ve eşyanın serbest dolaşımda olduğunu gösteren bir belgedir.

Yetkilendirilmiş yükümlü sertifikası sahibi kişilere, başvuru yılından bir önceki takvim yılı veya başvurunun kayda alındığı ayın ilk gününden geriye dönük bir yıl içerisinde en az elli adet A.TR dolaşım belgesi düzenleyip vize işlemlerini tamamlamış olmaları hâlinde, onaylanmış ihracatçı olarak basitleştirilmiş işlem kapsamında A.TR düzenleme ve vize etme izni verilebilir. Bu durumda, izin sahibi; A.TR dolaşım belgesi düzenleme iznine sahip olan örneğin ticaret odası veya YGM yerine belgeyi kendisi düzenleyebilir ve vize işlemini kendisi yapacağından, belgenin vize işlemi için gümrük idaresine ibraz zorunluluğu bulunmamaktadır.

2.5.3.5.4. Fatura Beyanı veya EUR.MED Fatura Beyanı Düzenleyebilme İzni

Türkiye’nin STA akdettiği ülkelerin yanında; Türkiye ile AKÇT arasında akdedilen Anlaşma eki (I) no’lu Protokole göre, çapraz kümülasyon siteminde, eşyanın Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon Sistemine tâbi ülkeler arasındaki ticaretinde menşe ispat belgesi olarak fatura beyanı kullanılması mümkün bulunmaktadır. EUR-MED fatura beyanı da, kümülasyona tâbi Akdeniz ülkeleri (Türkiye hariç) ve Faroe Adalarının İsviçre, İzlanda, Norveç, Lihtenştayn, Türkiye ve Topluluğa yaptıkları ihracatta kullanılır. Bunun yanında, gümrük birliğinin kapsamı dışında tutulan tarım ürünlerinin Türkiye ile Topluluk arasındaki karşılıklı ticaretinde, eşyanın ahdi indirimden yararlanabilmesi için menşe ispat belgeleri kullanılır. Bu kapsamda da, fatura beyanı veya EUR-MED fatura beyanı düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır.

Fatura beyanı veya EUR-MED fatura beyanı, kıymeti 6.000.- EURO’yu geçmeyen eşya için düzenlenebilir. Onaylanmış ihracatçı statüsüne sahip kişiler tarafından yapılan ihracatta da, eşyanın kıymetine bakılmaksızın fatura beyanı düzenlenebilir. Kıymeti 500.- EURO’yu geçmeyen küçük paketler hâlindeki ticari mahiyetteki eşya ile kıymeti 1.200.- EURO’yu geçmeyen yolcunun zati ve hediyelik eşyası için her hangi bir menşe ispat belgesi düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Posta yoluyla gelen eşyanın beyanında deklarasyon anduan (CN 22/23 gümrük beyannameleri) kullanılır. Bu eşya için de menşe ispat belgesi ibrazına gerek bulunmamaktadır.

Türkiye’de söz konusu menşe ispat belgeleri TOBB tarafından basılarak odalara ve birliklere dağıtılır. Birlikler de, TOBB’dan aldıkları belgeleri yalnızca esnaf ve sanatkarlar odalarına dağıtırlar. Belgelerin yükümlülere satışı ticaret, sanayi veya ticaret ve sanayi odaları tarafından gerçekleştirilir. Belgelerin onay işlemleri odalar ve birliklerin yanında YGM’ler tarafından gerçekleştirilir.[27] EUR.1. dolaşım sertifikası ve EUR-MED dolaşım sertifikası haricindeki menşe ispat belgelerinin gümrük idaresince vize edilmesine gerek bulunmamaktadır. Bunlar ihracatçı tarafından düzenlenir ve gümrük idarelerince görüldüğünü göstermek amacıyla onaylanır.

Onaylanmış ihracatçı yetkisi kapsamında; sertifika sahibi kişilerin başvuru yılından bir önceki takvim yılı veya başvurunun kayda alındığı ayın ilk gününden geriye dönük bir yıl içerisinde aynı eşyanın (aynı dörtlü tarife pozisyonu altında sınıflandırılan eşyanın) en az elli adet EUR.1 veya EUR.MED dolaşım belgesi düzenlenmesini gerektiren ihracatını yapmış olmaları halinde onaylanmış ihracatçı olarak STA yapılan ülke veya ülke gruplarıyla tercihli ticarette, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında tarım ürünlerinin tercihli ticaretinde ve ülkemiz tarafından tek taraflı olarak tanınan Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi rejimi kapsamında gerçekleştirilen tercihli ticarette eşyanın kıymetine bakılmaksızın eşya ve ülke/ülke grubu bazında fatura beyanı veya EUR.MED fatura beyanı düzenleyebilme izni verilebilir.

2.5.3.6. İzinli Gönderici Yetkisi

İzinli gönderici yetkisi, yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip kişilerin ilave bazı koşulları yerine getirmeleri hâlinde, eşyayı hareket gümrük idaresine sunmaksızın transit işlemlerini kendi tesislerinde gerçekleştirmelerine olanak sağlayan bir basitleştirmedir. Bu yetki, uluslararası taşımacı yetki belgesi sahibi ve gümrük idaresinden kapsamlı teminat veya teminattan vazgeçme sertifikası almış kişilere verilir. Bunun yanında, başvuru sahibinin geçmiş bir yıl içinde en az beş yüz transit beyannamesi (TIR karnesi dâhil) kapsamında eşya transit etmiş olması gerekir.

Normal ihracat ile dahilde işleme rejimi kapsamındaki ihracat eşyasının transiti bu yetki kapsamında yapılabilir. Bu durumda, ihracat eşyasının araca yüklenmesi ve aracın mühürlenmesi işlemleri tercihe bağlı olarak ya ihracatta yerinde gümrükleme izni sahibinin izin kapsamındaki tesislerinde ya da eşyanın transit rejimi çerçevesinde taşımasını gerçekleştirecek olan izinli gönderici yetkisi sahibinin izin kapsamındaki tesislerinde gerçekleştirilir. Her iki durumda da, araç izinli gönderici yetkisi sahibi tarafından mühürlenir. İzinli gönderici yetkisi kapsamında ihracat eşyası parsiyel taşımacılık dâhilinde taşınabilir.

İhracatta yerinde gümrükleme uygulamasında olduğu gibi, izinli göndericinin tesisindeki güvenli alana alınan ve ihracat beyannamesine konu olan eşya devamlı olarak kamera ile kayda alınır.

2.5.3.7. Azaltılmış Zorunlu Bilgilerden Oluşan Özet Beyan Verme Kolaylığı

Yetkilendirilmiş yükümlü sertifikası sahipleri, Türkiye gümrük bölgesine getirilen veya bölgeden çıkarılacak ihracat eşyası için Gümrük Yönetmeliğinin 10 no’lu ekinde belirtilen bazı bilgileri kaydetmeden gümrük idaresine özet beyan verebilirler. Sertifika sahibi nakliyeci kuruluşlar, yalnızca taşıdıkları yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip kişilerin eşyası için azaltılmış zorunlu bilgilerden oluşan özet beyan verebilirler. Diğer bir ifade ile özet beyanı veren nakliyeci kuruluş yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip olsa da, bu statüye sahip olmayan ithalatçı veya ihracatçının eşyası için azaltılmış zorunlu bilgilerden oluşan özet beyan veremez. Bu nev’i bir özet beyanın verilmiş olması, eşyanın gümrük idaresince muayene veya fiziki kontrolüne engel oluşturmaz.

2.5.3.8. Mavi Hat Uygulaması

Onaylanmış kişi statüsünde olduğu gibi, yetkilendirilmiş yükümlü statüsü ile getirilen en önemli kolaylıklardan biri de mavi hat uygulamasıdır. Yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip olan kişilerin eşyası, BİLGE sitemi tarafından genellikle mavi hatta sevk edilir. Mavi hatta sevk edilen gümrük beyannamesi, gümrük idaresi tarafından her hangi bir belge kontrolüne tâbi tutulmaz ve eşya da fiziki muayene veya kontrole tâbi tutulmadan beyan sahibine teslim edilir. Bilahare, söz konusu beyannameler sonradan kontrole tâbi tutulur. Fakat, dökme olarak gelen bazı petrol türevleri ve kimyasallar, bileşim tablosundaki yerinin belirlenmesi gereken işlenmiş tarım ürünleri, ihracatta ayniyet tespiti yapılması gereken eşyaya ilişkin gümrük beyannameleri mavi hatta işlem görmezler. Örneğin, geçici ithalat rejimi kapsamında ithal edilip ihraç edilen veya dahilde işleme rejimi kapsamında ithal edilip Türkiye gümrük bölgesinde gördüğü işçilik veya işlemden sonra ihraç edilen eşyaya ilişkin ihracat beyannameleri mavi hatta sevk edilmezler.

Mavi hatta işlem görmüş eşyaya ilişkin gümrük beyannameleri muhteviyatı eşyaya ilişkin olarak tahakkuk eden gümrük vergilerinin, yetkilendirilmiş yükümlünün banka hesabından elektronik ortamda veya bu kişinin GÜMKART’ı (gümrük veznelerinde kullanılan elektronik para kartı) aracılığıyla ödenmesi zorunludur. Vergilerin ödenmesi veya teminata bağlanmasının ardından, eşya gümrük idaresince yükümlüye teslim edilir.

Beyannamenin mavi hatta sevk edilmiş olması, söz konusu beyannamenin gümrük idaresince belge kontrolüne veya eşyanın muayene ya da fiziki kontrolüne engel değildir. Risk kriterlerine bağlı olarak ya da eşyanın niteliği, gönderildiği ülke veya kısıtlamaya tâbi olması gibi ilgili mevzuatta yer alan yükümlülükler dikkate alınarak, beyannamenin belge kontrolüne veya eşyanın muayeneye tâbi tutulması mümkündür.

2.5.3.9. Belge Kontrolünün Öncelikle Yapılması Kolaylığı

Yetkilendirilmiş yükümlü sertifikası sahiplerine ait gümrük beyannameleri, diğer yükümlülere göre daha az belge kontrolüne tâbi tutulur. Gümrük idarelerinin belirli risk kriterlerini ya da ilgili mevzuatta yer alan yükümlülükleri dikkate alarak, beyannameyi belge kontrolüne tâbi tutması hâlinde, söz konusu kontrol yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip olmayan kişiler tarafından tescil ettirilen gümrük beyannamelerine nazaran öncelikle yapılır.

2.5.3.10. Muayenenin Öncelikle Yapılması Kolaylığı

Yetkilendirilmiş yükümlü sertifikası sahiplerine ait gümrük beyannamesi kapsamı eşya diğer yükümlülere göre daha az muayeneye tâbi tutulur. Fakat, idarece yapılan risk analizi sonucunda eşyanın muayeneye sevk edilmesi hâlinde, muayene yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip olmayan kişilerce beyan edilen eşyaya nazaran öncelikli olarak yapılır.

[1] Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesi; Türkiye Cumhuriyeti topraklarını kapsar. Türkiye kara suları, iç suları ve hava sahası gümrük bölgesine dahildir. (GK.m. 2/1). Ezcümle, Türkiye gümrük bölgesi, Türkiye’nin siyasi sınırlarından oluşmaktadır. Fakat, istisnai olarak; serbest bölgeler; Türkiye gümrük bölgesi sınırları içinde yer almakla birlikte, GK hükümlerinin uygulanması bakımından gümrük bölgesi dışında addedilirler (GK.m. 152).

[2] Eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tâbi tutulması; bir gümrük rejimine tâbi tutulması, bir serbest bölgeye girmesi, Türkiye gümrük bölgesi dışına yeniden ihracı, imhası ve gümrüğe terk edilmesidir (GK.m. 3/14). Bunlardan gümrük rejimleri de; serbest dolaşıma giriş, transit, antrepo, dahilde işleme, gümrük kontrolü altında işleme, geçici ithalat, hariçte işleme ve ihracat rejimleridir (GK.m. 3/15).

[3] KILIÇOĞLU, Ahmet M., Borçlar Hukuku Genel Hükümler (Yeni Borçlar Kanunu’na Göre Hazırlanmış), Turhan Kitabevi Yayınları, Turhan Kitabevi Ofset Matbaacılık Tesisleri, Ankara, 2011,

[4] KILIÇOĞLU, age, sy. 219

[5] Bkz. 28.01.2010/27476 tarih-sayılı RG’de yayımlanan 1 seri no’lu Gümrük Genel Tebliği

[6] 4458 Sayılı Gümrük Kanununun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkında 2009/15481 sayılı Karar: 07.10.2009/27369 tarih-sayılı RG’de yayımlanmıştır.

[7] Yönetmelik: 27.10.2008/27037 tarih-sayılı RG’de yayımlanmıştır.

[8] Karar: 31.12.1995/22510 tarih-sayılı RG’de yayımlanmıştır.

[9] Bazı Mallara Uygulanacak Tütün Fonu Tutarlarının Belirlenmesine Dair Karar: 29.12.2009/27447 tarih-sayılı RG’de yayımlanmıştır.

[10] Karar: 14.10.1988/19959 tarih-sayılı RG’de yayımlanmıştır.

[11] İsviçre, İzlanda ve Norveç

[12] KHK: 04.10.2012/28431 tarih-sayılı RG’de yayımlanmıştır.

[13] Yönetmelik: 24.08.2011/28035 tarih-sayılı (mükerrer) RG’de yayımlanmıştır.

[14] Buna ilişkin Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik: 07.02.2013/28552 tarih-sayılı RG’de yayımlanmıştır.

[15] http://www.gumrukticaret.gov.tr/icerik/392/316/ortak-transit-rejimi-ve-ncts.html

[16] Uluslararası ticari ilişkiler genellikle birbirini tanımayan alıcı ile satıcı, hatta bunlara aracılık eden acente veya komisyoncuların kullanılması hâlinde, satım akdine katılan ikiden fazla kişi arasında cereyan eder. Eşyanın satıcı veya onun hesabına alıcıya gönderilme sorumluluğunu üstlenen kişi ile taşıyıcı arasındaki sözleşmeye dayanarak, taşıyıcı eşyanın taşıma ve tesellüm anındaki durumuna uygun olarak alıcıya teslim borcunu üstlenir. Taşıma süresince eşyanın zilyetliğini elde eden taşıyıcı, taşıdığı eşyayı gümrük idaresine beyan eder. Taşıyıcı, gümrük beyanını gönderen veya alıcı hesabına değil kendi adına ve hesabına yapar ve beyanın sonuçlarından doğrudan sorumludur. Bu nedenle, transit rejiminde kendi adına ve hesabına rejim beyanında bulunan taşıyıcı, rejim hak sahibidir (GK.m. 3/20-a). Transit rejiminde rejim hak sahibi için, Gümrük Kanununa 5911 sayılı Kanunla ilave edilen “asıl sorumlu” tabiri kullanılmıştır (GK.m. 3/20-b). Transit rejiminde asıl sorumlu, yalnızca kendi adına ve hesabına gümrük beyanında bulunan taşıyıcı olmayıp, alıcı, gönderici veya eşyayı beraberinde gümrüğe sunarak beyanda bulunan bütün rejim hak sahipleridir. Fakat, ticari eşya, genellikle taşıma işi ile iştigal eden gerçek veya tüzel kişilerce taşındığından, asıl sorumlu tabiri sıklıkla taşıyıcı bakımından uygulama alanı bulur.

[17] Teminat idaresi, teminatın verildiği ve teminatın takibini yapan gümrük idaresidir. Teminat, kural olarak hareket gümrük idaresine verilir.

[18] Riskli eşya listesi, Gümrük Yönetmeliğinin 33 no’lu ekinde yer almaktadır.

[19] Bkz. Gümrük Yönetmeliğinin 82 no’lu eki.

[20] Bkz. Gümrük Yönetmeliğinin 82 no’lu eki.

[21] 54) DÖNMEZER, Sulhi, ERMAN, Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku Genel Kısım Cilt: I, Filiz Kitabevi, 8. Bası, İstanbul, 1983, sy. 414

[22] Tebliğ: 30.12.2011/28158 tarih-sayılı RG’de yayımlanmıştır.

[23] 16 seri no’lu Gümrük Genel Tebliği (Gümrük İşlemleri) 11.07.2002/24182 tarih sayılı RG’de yayımlanmıştır.

[24] Söz konusu hükümleri yürürlükten kaldıran Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 10.01.2013/ 28524 tarih-sayılı RG’de yayımlanmıştır.

[25] Yönetmelik: 10.01.2013/ 28524 tarih-sayılı RG’de yayımlanmıştır.

[26] 10.01.2013/ 28524 tarih-sayılı RG’de yayımlanan Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği. Bundan böyle, yetkilendirilmiş yükümlü bahsinin açıklandığı başlık altında kullanılan “yönetmelik” tabirinden, iş bu Yönetmelik anlaşılmalıdır.

[27] Bkz. 04.09.2010/27692 tarih-sayılı RG’de yayımlanan 77 Seri No’lu Gümrük Genel Tebliği (Gümrük İşlemleri)

Av. Ergun YAVAŞ

+90 (212) 224 33 38